Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/17686
Karar No: 2015/12212
Karar Tarihi: 16.06.2015

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/17686 Esas 2015/12212 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2014/17686 E.  ,  2015/12212 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı .. Vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan ..’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı vekili, davalılar arasında organik bağ olduğunu, müvekkilinin iş akdinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davalılar arasında organik bağ olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının kendisinin işi bıraktığını, fazla çalışması ve hafta sonu çalışması olmadığını, yıllık izinlerinin kullandırıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak hafta tatili talebinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasında davacının hizmet süresinin kesintisiz olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Somut olayda davacı 03.01.2009 – 15.04.2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını iddia etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hizmet süresi davacı iddiası gibi kesintisiz çalışma olduğu kabul edilerek 4 yıl 3 ay 12 gün olarak belirlenmiş ve hesaplamalar buna göre yapılmıştır. Hizmet döküm cetveline göre davacı 03.01.2009- 26.07.2010, 03.12.2010- 31.07.2011 ve 06.10.2011- 15.04.2013 tarihleri arasında çalışmasını sürdürmüştür. Davacı tanıkları, davacının kesintisiz çalıştığına ilişkin açık bir beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece tanıklar yeniden dinlenerek 03.01.2009–15.04.2013 tarihleri arasında davacının kesintisiz çalışıp çalışmadığı hususu sorularak bu konudaki beyanları tespit edilip, dosyadaki mevcut deliller bir değerlendirmeye tabi tutularak, davacının çalışmalarının kesintisiz olup olmadığı netleştirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hizmet süresinin yazılı şekilde kesintisiz olduğunun kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3-Davacının iş akdinin feshi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
    Somut olayda, davacının çalışmaları hizmet döküm cetveline göre üç dönem halinde gerçekleşmiş, mahkemece davacının çalışmalarının kesintisiz olduğu ve iş akdinin davalı işverence haksız nedenle feshedildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminat hesabı yapılmıştır. Davacının en son 15.04.2013 tarihindeki işten çıkışı ile ilgili dosyaya herhangi bir belge ibraz edilmemiş ancak dosya içerisinde 31.07.2011 tarihli istifa dilekçesi mevcuttur. Davacının imzası bulunan bu istifa dilekçesi ile ilgili davacı isticvap edilerek beyanı alınıp, bu beyanı ve ayrıca davacı, davalı işveren tanığı olarak dinlendiği Mersin 1. İş Mahkemesinin 2010/281 E sayılı dosyasında 19.10.2011 tarihli duruşmadaki yeminli beyanında “ davalı iş yerine 2009 yılının ilk ayında girdim. Tahminen 6 ay önce kendim ayrıldım” ve .. İş mahkemesinin 2012/199 E sayılı dosyasında davalı tanığı olarak verdiği yeminli beyanında” En son 2010 yılının ortasına kadar çalıştım. Kendim ayrıldım . “ şeklindeki beyanları da ayrıntılı olarak değerlendirildikten sonra dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek fesih konusunda karar verilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
    4- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
    Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
    İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
    4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
    Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
    Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda, davacı son ücretinin aylık net 1.500,00 TL olduğunu iddia etmiş, davalı işveren ise davacının asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Hizmet döküm cetvelinde davacının ücret seviyesi asgari ücrettir. Davacı tanıklarından biri davacının en son 1.500,00 TL ücret aldığını beyan etmiş diğer davacı tanığı ise iş yerine 2011 yılında girdiğini, 1,5 yıl davacı ile birlikte çalıştığını en son işten çıktığı dönemde davacının 1.100,00 TL ücret aldığını beyan etmiştir. Mahkemece davacının 1.500,00 TL ücret aldığı kabul edilmiştir. Davacının çalışma süresi, çalışma şartları, yaptığı iş ve eğitim durumu gözetilerek davacının ne kadar ücret aldığı araştırılmayıp davacı iddiası doğrultusunda hesaplanan bilirkişi raporuna itibarla karar verilmiştir. Yukarıda gösterilen ilkeler doğrultusunda davacının çalıştığı süreler için hangi ücreti alabileceği araştırılmadan eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harçlarının istek halinde davalılar .. Şirketi ile .. Şirketi"ne iadesine, 16/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi