Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2862
Karar No: 2022/6407
Karar Tarihi: 26.04.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2862 Esas 2022/6407 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/2862 E.  ,  2022/6407 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Anamur 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile davalılardan ...’in 03.07.2006-30.09.2013 tarihleri arasında davacı şirket işyerinde sigortalı olarak çalışmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı SGK vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı şirket vekili, davacı şirketin gübre satışıyla iştigal ettiğini, davacı şirket yetkilisi ...’nın İlçe Tarım Müdürlüğüne verdiği dilekçe ile davalılardan ...’in işyeri sorumlu elemanı olduğunu beyan ettiğini, ancak ...’in davacı şirket nezdinde hiçbir zaman çalışmadığını ileri sürerek, ...’in 03.07.2006-30.09.2013 tarihleri arasında davacı şirket işyerinde çalışmadığının tespiti ile bu yönde tesis edilen Kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, Kurum işlemlerinin yasal ve mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
    Dahili davalı ... 01.03.2017 tarihli dilekçesinde özetle, 1999 yılında emekli olduğunu, davacı ...’nın 2006 yılı Şubat ayında, ... Tic. Zirai Üretim ve Paz. Gıda Day. Tük. Madde. Tur. İnş. ve San. Ltd. Şirketi adına zirai mücadele ilaçları ve zirai mücadele aletleri satışı yapmak için izin belgesi almasını kendisinden rica ettiğini, ...’nın 16.02.2006 tarihinde Anamur İlçe Tarım Müdürlüğünden talepte bulunarak zirai mücadele ilaçları ve zirai mücadele aletleri bayilik belgesi verilmesini talep ettiğini, iznin alındığını, davacı şirket işyerinde 16.02.2006-30.09.2013 tarihleri arasında sorumlu eleman olarak çalıştığını, davacı şirketçe zaman zaman tarafına ödeme yapıldığını, 8.000,00.TL ödendiğini, geriye kalan 22.000 TL alacağının mazeret ileri sürülerek ödenmediğini, ödeme yapılmaması nedeniyle SGK’ya şikayette bulunduğunu, bu şikayette sigortasının yapılmasını talep etmediğini, işyeri açması için verdiği belgelerine karşılık söz verilen 30.000 TL'nin ödenmesini talep ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile; dahili davalı ...'in davalı ... Tic. Zirai Üretim ve Paz. Gıda Day. Tük. İnş. Ltd. Şti. isimli işyerinde 03/07/2006-30/09/2013 tarihleri arasında hizmet aktine bağlı olarak çalışmadığının tespitine, karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen ilk kararın, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 08/02/2018 tarih ve 2017/245-2018/170 E.K. sayılı ilamı ile ".. tarafların gösterdiği delillerle yetinilmeyip, kendiliğinden araştırma yapılarak, dahili davalı ...'in çalışmasının gerçekliği ve işin kapsam ve niteliği ile süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davalı Kurum ve vergi denetmenleri tarafından tanzim olunan rapor ve tutanakların aksinin sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu gözetilmeli; dahili davalı ...'in dava konusu dönemde fiilen hangi işleri yaptığı, hangi sürelerde çalıştığı ve ödemelerin nasıl yapıldığı, bunlara ilişkin herhangi bir belge bulunup bulunmadığı sorulup belirlenmeli; re'sen seçilecek şirketin dava konusu döneme ait bordrolara geçmiş tanıklar ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler ile ilgili Kolluk ve Kurum'dan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; böylece gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu hususu, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerektiği, ayrıca dosya içerisine alındığı belirtilen zirai mücadele ilaç ve aletleri bayii kontrol denetim ve kontrol defterinin örneğinin veya aslının istinaf incelemesi sırasında gönderilmemesinin hatalı olduğuna" işaret edilerek ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
    İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen davanın kabulüne dair verilen ikinci karar hakkında; davacı tanıkları ve davacıya ait işyerine komşu işyeri sahiplerinin kollukça tespit ettirilerek dinlendiği, bu tanıkların davacı işyerinde davalı ...’in çalışmadığını beyan ettiği, davalı ...’in beyanı da dikkate alındığında, davacı şirket yetkilisince zirai mücadele ilaçları (bitki koruma ürünleri) ile zirai mücadele aletlerinin satışını yapabilmek için ziraat teknikeri olan davalı ...’in sorumlu eleman olarak çalıştığı yönünde dilekçe verildiği ve davalı adına bayilik izin belgeleri alındığı, karşılığında ücret ödenmesi konusunda anlaşıldığı, dosya kapsamına göre davalının bu işyerinde fiilen, bağımlı bir çalışması olmadığı, bu durumda ilk derece mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmadığından, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davalı SGK vekili, usul ve yasaya aykırı verilen kararın, temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
    Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi atfı ile 506 sayılı Kanun’un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun’un 86/9. maddeleridir.
    Anayasa’nın 12. maddesine göre; “Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” Sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda “sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir.” Bu esası göz önüne alan anayasa koyucu “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında sosyal güvenlik hakkını da düzenlemiş ve 60’ncı madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve vazgeçilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
    (Mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 6. maddesinde ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 92. maddesinde de, bu ilke aynen benimsenerek, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı belirtilmiştir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda bir yükümlülüktür.
    5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar:
    a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması,
    b) İşin işverene ait yerde yapılması,
    c)Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir.
    Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur. Bu nedenle dava konusu olayda öncelikle "hizmet aktinin varlığı" araştırılmalıdır;
    818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 313/1.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1) maddesinde, hizmet sözleşmesi; “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımda sadece hizmet ve ücret unsurlarına yer verilmişken, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8. maddesinde, “bağımlılık” unsuruna da yer verilmiştir. Hizmet akdi, her şeyden önce bir iş görme edimini zorunlu kılar. Bu sözleşmeyle sigortalıya yüklenen borç, işveren yararına bir iş görmek, hizmet sunmaktır.
    Bağımlılık ve bu kapsamda ele alınması gereken zaman unsuru, hizmet akdinin ayırt edici özelliğidir.
    Bağımlılık, iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasında temel bir ilke olup, bu unsur, hizmetini işverenin gözetimi ve yönetimi altında yapmayı ifade eder. Ne var ki, iş hukukunun dinamik yapısı, ortaya çıkan atipik iş ilişkileri, yeni istihdam modelleri, bu unsurun ele alınmasında her somut olayın niteliğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Bazı durumlarda, taraflar arasında sıkı bir bağımlılık ilişkisi bulunmasa da, işverenin iş organizasyonu içinde yer alınmaktaysa bu unsurun varlığının kabulü gerekecektir. Önemli yön, işverenin her an denetim ve buyurma yetkisini kullanabilecek olması, çalışanın, edimi ile ilgili buyruklara uyma dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte teknik ve hukuki bir bağımlılığın bulunmasıdır. Genel anlamda bağımlı çalışma, işverenin belirleyeceği yerde ve zamanda, işverence sağlanacak teknik destek ve işverenin denetim ve gözetiminde yapılan çalışmadır. İşverenin yönetim (talimat verme) hakkı karşısında işçinin talimatlara uyma (itaat) borcu yer alır. Bir işin görülmesi süreci içinde işçinin faaliyeti, çalışma şekli, yeri, zamanı ve işyerindeki davranışları düzenleyen talimatlar veren işveren onu kişisel bağımlılığı altında tutar. Bu sözleşmede var olan otorite/bağımlılık ilişkisi taraflar arasında kaçınılmaz olarak bir hukuki hiyerarşi yaratır. Bu nedenle hizmet akdinde bağımlılık hem işçinin kişiliğini ilgilendirmekte hem de bir hukuki bağımlılık niteliği taşımaktadır.
    Mahkemece, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    İnceleme konusu eldeki davada, Anamur Sosyal Güvenlik Merkezine 10.07.2014 tarih ve 3563889 başvuru numarasıyla verilen şikayet dilekçesi ile ...’in ... Ticaret unvanlı ...’ya ait işyerinde kayıt dışı çalıştırıldığının bildirildiği, 15.10.2014 tarihli ve 2014/990 sayılı denetmen raporu ile Kurumda ... sicil sayılı dosyada işlem gören ... Tic. Zirai Üretim Tic. ve San. Ltd. Şti. işyerinde 07.03.2006-30.09.2014 tarihleri arasında Ziraat Teknikeri olarak çalıştığı tespit edilen davalı ... hakkında dönemin brüt asgari ücreti üzerinden ve iki belge türünden asıl veya ek nitelikte aylık prim ve hizmet belgelerinin istenildiği, 5510 sayılı Kanunun 86. ve 102. maddesi uyarınca işlem yapıldığı, davacı şirketin itirazı üzerine komisyon kararı ile itirazın reddedildiği, 10.03.2015 tarihinde açılan eldeki davada Kurum işleminin iptali ile davalı ...’in 03.07.2006-30.09.2013 tarihleri arasında davacı şirket işyerinde sigortalı olarak çalışmadığının tespitinin istenildiği, mahkemece SGK ve işyeri kayıtları, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne verilmiş ise de, fiili çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden eksik inceleme sonucu karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, dahili davalı sigortalı ... tarafından Kuruma verilen şikayet dilekçesinde açıkça davalı şirket işyerinde sorumlu mesul müdür olarak çalıştığını beyan ettiği, zirai ilaç satımı için mesul müdür olmadan satış yapılamayacağı açık olduğuna göre, mahkemece yapılması gereken iş; davacı şirket işyerinde izne tabi ilaçların satışının kim tarafından yapıldığı, ilaçları kimin denetlediği belirlenmeli, ilaç satışı yapılan üreticiler de tespit edilerek beyanları alınmalı, İlçe Tarım Müdürlüğünce yapılan denetimlere ilişkin tutanaklar getirtilmeli, varsa tutanak tanıkları da dinlenmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak eylemli çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tüm açıklığıyla belirlenerek, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı SGK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 26.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi