(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2020/196 E. , 2020/1471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesi ile ... köyü 1562 parsel sayılı taşınmazın davacının mirasbırakanına ait olmasına rağmen orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini belirterek taşınmazın tapusunun iptali ile miras payı oranında davacı adına tescilini talep etmiş, mahkemece davacı vekiline talebini açıklaması için süre verilmiş, davacı vekilince sunulan beyan dilekçesiyle öncelike davacı adına miras payı oranında tescile karar verilmesini, kabul edilmemesi halinde taşınmazın tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesinin talep edildiği beyan edilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarfından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 1967 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Mahkemece taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, çekişmeli 1562 parsel sayılı taşınmaza ait tapulama tutanağı, komisyon kararları ve mahkeme kararları getirtilerek taşınmazın tespitinin hangi tarihe kesinleştiği ve tapuya ne şekilde tescil edildiğinin belirlenmediği gibi taşınmazın 101 ada 677 sayılı parsel olan tapu kaydının ne şeklilde oluştuğu da araştırılmamış ve bu suretle 766 sayılı Tapulama Kanunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu veya 6831 sayılı Orman Kanununda yer alan hak düşürücü sürelerin geçip geçmediği değerlendirilmemiştir. Ayrıca davacının miras payı oranında tescil isteyip isteyemeyeceği veya tek başına açtığı dava ile taşınmazın tüm mirasçılar adına tescilini isteyip isteyemeyeceği hususu tartışılmamış, bunun yanında taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece çekişmeli 1562 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı, komisyon kararı, bu tutanak ve kararlara ait tebligatlar, tutanak kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ile tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise dava dosyaları getirtilmeli, yine 101 ada 677 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı ve varsa 22-a tutanağı, tutanaksız tescil edilmiş ise tescile esas tüm bilgi ve belgeler bulunduğu yerden getirtilmeli ve bu suretle çekişmeli taşınmazın tapusunun ne şekilde oluştuğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek bir mahkeme kararı varsa bu ilamın taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip etmediği tartışılmalı, yine 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/son maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi veya 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürelerin geçip geçmediği mahkemece öncelikle değerlendirilmelidir.
Mezkur kanunlarda düzenlenen hak düşürücü sürelerin geçmediğinin anlaşılması durumunda; davacının miras payı oranında tescile karar verilmesini, kabul edilmemesi halinde taşınmazın tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava ettiği göz önünde bulundurularak davacının Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açtığı eldeki tapu iptali ve tescil davasında miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteyip isteyemeyeceği değerlendirilmeli, bu talebin kabulüne imkan olmadığı takdirde davacının çekişmeli taşınmazın tüm mirasçılar adına tescilini istediği değerlendirilerek davacının mirasbırakanının veraset ilamı temin edilerek diğer mirasçıların muvafakatlarının alınması ya da bu mümkün olmazsa Medeni Kanunun 640. maddesi hükmüne göre terekeye temsilci atanması sağlanarak davada taraf teşkili sağlanmalıdır.
Taraf teşkili sağlandıktan sonra çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve taşınmazda zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile yöreye ait tüm hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığ yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği
sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz inceleme sonucunda yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz iitrazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.