Davacı vekili, iş akdinin feshinde İş Yasasının 19. maddesi hükmüne uygun davranılmadığını, davacının işveren tarafından kriz bahane edilerek dayatılan 01/05/2009-31/08/2010 tarihleri arasında doğacak olan ücret ve ücrete bağlı haklarının %35 oranında azaltılması uygulaması yönündeki yazılı teklifi işini kaybetmemek düşüncesi ve kaygısıyla kabul ederek imzaladığını, davacı krizden önceki üretimin aynen devam ettiğini, geçen senelerdeki yıllık kapasitenin yarısına 4. ayda ulaşıldığını, işverenin sıkıntısının yüksek fiyatlı hammadde alımından ve bağlantısından kaynaklandığını ve ücret indirimini kabul etmesine rağmen bazı çalışanların hukuka uygun olmayan nedenlerle işten çıkarıldığını, işçilerin fedakarlığının hiçbir öneminin olmadığını ve ücret indirimini işten çıkarılacağı korkusu ve tehdidi ile imzalamasının hukuka ve gerçek iradesine uygun olmadığını düşünerek Osmaniye 2. Noterliğinden 08/05/2009 tarih ve 5002 sayılı ihtarnameyi çektiğini, ücret ve ücrete bağlı haklarının %35 oranında azaltılmasına muvafakat etmediğini bildirdiğini, davacının ihtarnamesi tebliğ edilir edilmez insan kaynakları müdürlüğüne çağrıldığını, söz konusu ihtarnameyi geri çekmez ve etkisiz hale getirmez ise iş akdini feshedeceklerini beyan ettiklerini, davacı kabul etmeyince bir süre daha bekledikten sonra 31/07/2009 tarihinde davacıyı insan kaynakları müdürlüğüne çağırarak, iş akdinin feshine ilişkin belgenin örneğini davacıya vermeden ve okutmadan iş akdini feshettiklerini, istedikleri cümleyi el yazısı ile yazmaz ise iş akdini tazminatsız feshedeceklerini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik maaşından yoksun kalacağı yolunda tehditler sonucu, işini kaybettiğini anladığından ve işsiz kaldığı dönemde geçim sorunu yaşamamak ve kredi kartı borçları nedeniyle icrai takibata uğramamak için iradesine uygun olmadığı halde istedikleri cümleyi yazdığını ve sözlü beyan ile iş akdinin feshedildiğini belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 2008 krizi nedeniyle işyerinde çeşitli tedbirler uygulandığını, fazla çalışmaların kaldırıldığını, kullanılmayan izinlerin kullandırıldığını, gönüllüleri özendirmek üzere uygulama başlatıldığını, bazı tesislerin üretim dışı bırakıldığını, bunların yeterli olmadığını, 01.05.2009-31.08.2010 arası ücretlerde % 35 indirime gidildiğini, davacının bu uygulamaya önce rıza gösterdiğini, daha sonra sözleşmenin feshini sağlamak üzere davranmaya başladığını, bu olumsuz koşullarda dahi haklarının tam ödendiğini, davacının haksız şekilde tazminat elde etme amacında olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının iş akdinin feshinde işçinin performans düşüklüğüne ve istihdam fazlalığına dayandığını, ...A.Ş. gibi yüksek işletme potansiyeli taşıyan çok sayıda işçi istihdam eden bir iş yerinde davacının eğitim, deneyim ve yeteneklerine uygun başka bir iş bulunamadığı savunmasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğini, ayrıca davacının iş akdinin feshinden sonra 70 işçinin işe alındığı ve performans değerlendirmesinde davacıdan daha düşük performansı olan bazı işçilerin halen çalışmaya devam ettiğini, feshin geçerli nedene dayanmadığını değerlendirerek işe iadeye karar vermiştir. Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesi, 2008 krizinden işletmenin olumsuz etkilenmesi üzerine yapılan organizasyonel çalışmalar ve teknolojik değişimlere paralel olarak çalışanların yeni iş şartlarına uygun yeterlilikleri taşımalarının zorunlu hal alması, bilgi altyapısına dayalı dinamik işgücü ihtiyacı bulunması, yönetim kurulu tarafından yapılan değerlendirmede, 9.3.2009-20.3.2009 arası kendi isteğiyle işten ayrılacaklara kıdem ve ihbar tazminatına ek olarak 4 maaş tutarında teşvik primi ödenmesine karar verilmesi, sonucunda çok sayıda personelin kendi isteği ile ayrılması; yapılan performans değerlendirmelerinde değerlendirme sonuçlarına göre 2006 ve 2007 dönemlerinde son sıralarda olması ve diğerlerinin ortalama performansının altında kalması nedeniyle feshedilmiştir.
Dairemize yansıyan benzer durumdaki işçilerin açtıkları işe iade davalarının temyiz incelemesinde, davalı şirket ile Sendika arasında yapılan Toplu İş Sözleşmesi Tadil Anlaşması ile işçilerin 01/05/2009-31/08/2010 tarihleri arasında doğacak olan ücret ve ücrete bağlı haklarının %35 oranında indirime gidildiği ve bu durumun işçilerin muvafakatı şartına bağlandığı, davalı işyerinin 2009 yılında tüm dünyayı etkileyen global ekonomik krizden etkilenerek zarar ettiği, yaşanan ekonomik krizin etkilerini azaltmak için tasarruf önlemleri alarak uygulamaya koyduğu, işçi çıkarmak yerine işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesi Tadil Anlaşması ile işçilerin 01/05/2009-31/08/2010 tarihleri arasında doğacak olan ücret ve ücrete bağlı haklarından %35 oranında indirim yapma yoluna gittiği görüldüğünden, işçinin bu indirim kararını kabul etmemesi üzerine davalı firmadan işçiyi aynı ücretle çalıştırması beklenemeyeceğinden, ücret indirimini kabul ederek çalışmaya devam eden işçilerle kabul etmeyenler arasında eşitsizliğe yol açacağından ve bu durum hakkaniyete de uygun düşmeyeceğinden, ayrıca davalının ücret indirim kararı geçerli bir nedene dayandığından davalının, davacının iş akdini son çare olarak feshettiği ve yapılan feshin geçerli nedene dayandığı değerlendirmesi yapılmış ve işe iade taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı açısından da bir ücret indirimi teklifi bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, işverenin ücret indirim teklifi üzerine varsa davacının kabul ya da reddine ilişkin ihtarnamesi, işçinin daha önce ücret indirimine rıza gösterip göstermediği hususu kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.