Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin sipariş azalması ve ekonomik kriz nedeniyle geçerli nedene dayalı olarak feshedildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, sipariş iptalleri nedeniyle davalı firmanın ekonomik krizi yoğun olarak yaşadığı işveren tarafından çeşitli tasarruf tedbirlerine başvurulmasına rağmen işgücü fazlalığının giderilemediği davacı sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2010/1047 E, 2010/38891 K sayılı 20.12.2010 tarihli bozma ilamı ile 9.HD.20.12.2010 tarihli bozma ilamı ile ”Somut uyuşmazlıkta davalı işyerinde ekonomik krize bağlı sipariş azalması ve paralel olarak üretim azalması yaşandığı fren imalatında kullanılan makine tezgahlarından faaliyette olanların azaldığı istihdam azaltılmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu azalmanın ve zarar etmenin kısaca feshe neden olan ekonomik nedenlerin kalıcı olup olmadığı işverenin tutarlı davranıp davranmadığı fesih dışında tedbirler alınması ile ekonomik nedenlerin ortadan kaldırılıp kaldırılmayacağı tam olarak açıklığa kavuşmuş değildir. Ayrıca davalı işverenin toplu işçi çıkarma bildirimi ile işten çıkarmada önce gönüllü olanları sonra emekliliği gelenleri daha sonra ise performansı düşük ve en az mağdur olacakları seçeceğini bildirdiğinden davalı işverenin bu kriterlere uyup uymadığının davacının mali işler müdürü olduğu da gözetilerek davacının bu kapsamda çıkarılacaklar arasında olup olmadığının ve kadrosunun devam edip etmediğinin denetlenmesi ve bu olgulara göre feshin son çare olup olmadığının bilirkişi vasıtasıyla tespiti gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmeden davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru değildir.
Bozma sonrası yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporunda fesih gerekçesinde şirketin başlıca müşterilerden gelen siparişlerde ciddi azalmalar meydana geldiğini firmanın alınabilecek tüm tedbirleri aldığı 2007 yılın net karla kapatmışken 2008 yılını zararla kapattığı ekonomik olarak 2008 yılı Kasım ayından itibaren siparişlerin %85 oranında düştüğü SGK göre 2009 /1-3 aylar arasında toplam 31 kişinin işine son verildiği Mart 2009 yılında 1 kişinin işe alındığı iş sözleşmesini sona erdiği 6 ay içinde istihdamı azaltmakla birlikte istihdam artışına da gitmediği, davacının iş sözleşmesini feshi tarihinde ise 4 kişinin iş sözleşmesinin sona erdiği davacını iş sözleşmesinin toplu çıkarma kapsamı dışında son verildiği, işten çıkarılacak işçilerin işten çıkarılmasında kriter belirlemesine gelince Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi işveren tarafından önce gönüllü işçilerin sonra emekliliği gelenlerin daha sonra ise performansı düşük işçilerin seçileceğinin belirtilmesine rağmen Aralık 2008 yılında 5 kişinin işten çıkarıldığı bunlardan 3 tanesinin kendi isteği ile emekli olduğu davacını da içinde bulunduğu iki kişinin seçiminde hangi kriterin esas alındığının işveren tarafından bildirilmediği bu konuya ilişkin bilgi ve belge sunulmadığı öte yandan organizasyon şemasına göre davacını yerine 29.12.2008 tarihinden itibaren . H.B.nın atandığı bu şahsın her iki şirkette sorumlu olarak çalıştığı dolayısıyla davacını kadrosunun halen devam ettiği bu nedenle iş sözleşmesinin sona erdirilmesi konusundaki sosyal seçim kriterine uygun davrandığının kanıtlanamadığı belirtilmiş mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak uyulan bozma ilamında ekonomik krize bağlı sipariş azalmasının ve buna bağlı olarak istihdam azalmasını kaçınılmaz olduğu kabul edilmekle birlikte bu azalmanın ve zarar etmenin kısaca feshe neden olan ekonomik nedenlerin kalıcı olup olmadığının tespiti gerektiği belirtilmesine rağmen bilirkişiler tarafından bu yönde bir araştırma yapılmadığı görülmüştür.
Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yönünden usulü müktesep hak oluşur ve mahkemece bozmaya uygun araştırma yapılması zorunluluğu doğar. Bu bağlamda yapılan bilirkişi incelemesinde ekonomik nedenlerin kalıcı olup olmadığının tespit edilmediği görülmüştür.
Yapılacak iş, ekonomik krizin ve zarar etmenin kısaca feshe neden olan ekonomik nedenlerin kalıcı olup olmadığının bilirkişiler vasıtasıyla tespit edilerek diğer delillerle birlikte feshin son çare olup olmadığı saptanmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.