Davacı vekili, işe iade davasının kesinleşmesinin ardından işverene süresinde başvurması üzerine işe başlatıldığını, ancak davacı önceki işyerinde geçirdiği iş kazası nedeniyle raporlu olduğundan işyerindeki fiili çalışmasının daha sonra başladığını, 11 günlük çalışmasının ardından sözleşmenin işverence tazminatsız feshedildiğini belirterek  müvekkilinin alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığını, işyerine mahkeme kararı ile gelen davacının adeta kendisinde bir üstünlük görmeye başladığını, verilen görevleri yapmakla yükümlü
olduğu işleri bazen gereği gibi bazen de hiç yapmadığını, işyerinde huzursuzluk yarattığını, müşteri ve diğer çalışanlarla gereksiz diyaloga girdiğini, müşteri şikayetlerine sebebiyet verdiğini, feshin zorunlu hale geldiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının işe başlamasının ardından iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiği değerlendirilmiş, ilamın gerekçe kısmında ek bilirkişi raporuna göre karar verildiği belirlenmiş, ancak ilk bilirkişi raporunda yer alan hesaplamalara göre alacaklar rakam olarak belirtilerek, kısmi talebe göre karar verilmiştir. Gerekçede hem ek bilirkişi raporuna itibar edildiği, hem de ilk bilirkişi raporuna ait rakamların tespite esas alındığı görülmüş olup, hangi raporun hükme dayanak olduğu hususu tereddütlü kalmıştır. Başka bir anlatımla, eda davasının tespite ilişkin bölümü kesin olarak belirlenmemiştir. Söz konusu müphem durum düzeltilerek, hükmün gerekçesi usulüne uygun şekilde yazılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Belirtilen nedenle hükmün  BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 900,00 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.