Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -

Dava, asansör imalât bedeli ile fayans işlerinden kaynaklanan alacağın işlemiş faizleriyle davalıdan tahsiline ilişkin yapılan takibe vaki itirazın iptâli ile %20 oranında inkâr tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmış, davalı akdî ilişkinin varlığını inkâr etmiş, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile itirazın iptâline, takibin devamına, davalının %20 oranında inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacı 30.08.2012 tarihli ve 25.000,00 TL tutarlı asansör yapımını ve işçilik bedeline dayalı alacaktan kaynaklanan yine tamirat işçiliğinden doğan 23.02.2012 tarihli 2.360,00 TL tutarlı faturalarını dayanak göstermek suretiyle ve fatura tarihinden işlettiği 960,00 TL işlemiş faiz ile birlikte davalı aleyhine takip başlatmış, davalının akdî ilişkiyi inkâr ederek takibe vaki itirazı üzerine eldeki davayı açmıştır.
Asansör teslimi konusunda davacı tarafından düzenlenen sevk irsaliyeleri ile 08.09.2012 tarihli asansör teslim belgesindeki imza davacı tarafından kabul edilmiştir. Bu haliyle taraflar arasında asansör yapımı konusunda sözlü anlaşmanın varlığına ilişkin mahkemenin kabulü yerindedir. Ne var ki sözleşme bedeli konusunda uyuşmazlık bulunduğundan asansör yapım bedelinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK"nın 366. maddesi uyarınca hesaplanması gerekir. Mahkemece bu hususta inceleme yapılmadan istemin aynen kabulü doğru olmamıştır. Ayrıca davacı fayans işi yaptığını usulen kanıtlayamadığı halde, fayans işinden kaynaklanan alacağın da aynen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yine takipten önce temerrüdün varlığı usulen kanıtlanmadığı, fatura tebliğinin ise faturada ödeme istemi bulunmadığından davalıyı temerrüde düşürücü kabul edilemeyeceği gözetilmeden, faturadan başlatılan işlemiş faiz isteminin hüküm altına alınması, alacak yargılama sonucu, bilirkişi incelemesiyle belirleneceğinden davalı bu nedenle itirazında haksız bulunmadığından likit bir alacağın bulunduğu kabul edilerek davalının icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması da yanlıştır.

O halde mahkemece yapılması gereken iş, asansör yapımı konusunda HMK 266 ve devamı maddeleri uyarınca işin uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılarak asansörün yapıldığı yıl piyasa fiyatlarıyla faturadaki istemin uygun olup olmadığını incelettirmek, uygun olmadığı anlaşıldığında piyasa fiyatlarına göre bedelini hesaplatmak, saptanan bu fiyat üzerinden ve takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek üzere takibin devamına, fayans işine ilişkin alacak ile işlemiş faiz, icra inkâr tazminatı istemlerinin reddine karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek hükme varılması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.