Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4653
Karar No: 2011/8711

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/4653 Esas 2011/8711 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2011/4653 E.  ,  2011/8711 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kadıköy 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 12/05/2010
    NUMARASI : 2010/173-2010/207

    Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının 01.01.2010 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin Cenaze Hizmetlerinde görevlendirilecek personel temini hizmeti alım işine ait tip sözleşme gereği davacıyı işe aldığını, davacının 6 aylık kıdeminin bulunmadığı gibi iş akdinin cenaze yakınınından yasak olmasına rağmen para alması nedeni ile sona erdirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının davalı işyerinde işe başlama ve iş akdinin sona erme tarihi nazara alındığında işyerindeki kıdeminin 6 ay olmadığı, daha önce değişik işyerlerinde çalıştığı, davalı işverenin başka bir firmadan cenaze hizmetlerinde görevlendirilecek personel temini hizmet alım işini aldığı, bu haliyle davacının iş güvencesi kapsamında bulunmadığı,  kıdeminin 6 ayın altında bulunması nedeni ile davanın reddi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
    Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve davacının altı aylık kıdeminin bulunup bulunmadığı  dolayısıyla davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesidir.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını  öngören  sözleşme  hükümleri  geçerli  kabul  edilmektedir. Otuz  işçi  sayısının belirlenmesinde   fesih   bildiriminin   işçiye  ulaştığı   tarih   itibariyle   belirli-belirsiz  süreli,
    tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümleri kapsamına girmek için en az altı aylık kıdeme sahip olmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre altı aylık süre aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süre birleştirilerek hesaplanır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasına göre altı aylık kıdemin hesaplanmasında aynı Kanunun 66’ncı maddesindeki süreler dikkate alınır. Altı aylık kıdem şartını öngören hüküm nispi emredici olduğundan, daha az kıdem şartını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
    Somut olayda, dosyada bulunan SGK kayıtlarına göre davalı şirket nezdinde 01.01.2010 - 27.01.2010 tarihleri arasında 26 gün çalıştığı görülen ve şoför olarak çalışan davacının işe ilk giriş tarihinin 15.11.2006 tarihi olduğunu ve belirtilen tarihten bu yana kesintisiz görev yaptığını iddia etmesi karşısında mahkemece işyerinde kaç işçi çalıştığı araştırılmadan, davacının 4857 sayılı yasa kapsamında olup olmadığı belirlenmeden işin esasına girilmesi doğru görülmemiştir.  Mahkemece öncelikle davalı işverene bağlı olarak çalışan işçi sayısı davalı şirket ile SGK"dan araştırılmalı, önceki işverenlerle son işveren arasında işyeri devri veya organik bağ olup olmadığı tespit edilmelidir. Arada  organik  bağ  varsa  davacının davalı  işyerindeki  kıdeminin önceki işyerindeki sürenin de eklenmesiyle 6 ayı geçip geçmediğinin tespit edilmesi ve buna göre davacının iş güvencesi kapsamında olduğu tespit edilirse işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi