Esas No: 2021/4256
Karar No: 2022/5884
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4256 Esas 2022/5884 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/4256 E. , 2022/5884 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
No : 2020/2202-2021/230
İlk Derece
Mahkemesi : Bakırköy 32. İş Mahkemesi
İş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı davalılardan ... Global Loj. A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesince davalılardan Baran Global Loj. A.Ş. vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan ... Global Loj. A.Ş. vekili tarafından süresi içerisinde duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, dosya incelenerek temyiz istemlerinin süresinde olduğu, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.04.2022 Salı günü tayin edilerek tarflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı ... Loj. A.Ş. adına Av. ... ile davacılar adına Av. ... geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıda karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; iş kazası neticesinde vefat eden sigortalının eşi ..., çocukları ... ve ... için 1.000 TL’şer maddi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, eşi ... için 100.000 TL, çocukları ..., ... ile annesi ... ve babası ... için 30.000 TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalı ...’den tahsilini talep ve dava etmiştir.
Islah dilekçesiyle maddi tazminat istemleri eş için 646.930,21 TL’ye, çocuk ... için 15.466,95 TL’ye ve çocuk ... için 22.602,62 TL’ye artırılmıştır.
II- CEVAP:
Davalı ... Lojistik Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın geçirmiş olduğu kazada davalı şirketin hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirket aleyhine kötü niyetle ikame olunan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinin ve delil listesinin HMK'nun emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge veya evrakın sunulmadığını, dava türünün belirlenmediğini, talep edilen faiz talebine, oranına ve başlangıcına itiraz ettiğini, davacı yanın tanık dinletmesinin mümkün olmadığını, davacının aylık ücretinin bordrolarda gösterilen miktarlardan ibaret olduğunu, davalı şirket nezdinde herhangi bir sefer primi ödemesi yapılmadığını, müteveffanın ayda ortalama 1,5 -2 sefer yaptığı iddiasının doğru olmadığını, kazada dava dışı ...'in %100 kusuru ile meydana geldiğini, davalı şirketin tüm iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini aldığını, davalı şirketin sorumluluğu için illiyet bağının kesildiğinin açık olduğunu, mücbir sebebin üçüncü kişinin ağır kusur ile kesilmemesi gerektiğini, maddi tazminat talebinin haksız ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep ve müdafaa etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görev ve yetki bakımından reddi gerektiğini, bir kısım davacılar bakımından taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davaya konu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusunun belirlenebilir bir nitelikte olup belirsiz alacak şeklinde açılmış davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerektiğini, davalının müteveffanın işvereni olmaması ve kazaya karışan aracın kullanıcısı olmaması nedeniyle davaya konu taleplerle ilgisinin ve hukuki bağının olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların müteveffanın ekonomik desteğinden faydalanıp faydalanmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacıların fahiş talepleri maddi ve manevi zararın tazmininden ziyade davacıların zenginleşmesine ve davalıların cezalandırılmalarına sebep olacağını, talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerine işletilecek faiz başlangıç tarihi kaza tarihi olarak belirtilmiş olmakla hukuka aykırı olduğunu, araç sürücüsü ...'in davaya konu olayda %100 kusurlu olduğuna ilişkin beyan ve raporu kabul etmediklerini davanın ...'e Türkiye Motorlu Araçlar Bürosuna ve ... Sigorta A.Ş/ye ihbarım talep ettiklerini belirterek davanın reddini talep ve müdafaa etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; “Davanın kısmen kabulüne,
1-Açılan maddi tazminat davasının kabulüne,
1-a-Davacı eş ...'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 646.930,21TLnin kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Davacı çocuk ... 'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 15.466,95TLnin kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı çocuk ...'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 22.602,62 TL'nin kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne,
Davacı eş ... için takdiren 45.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı çocuk ... için takdiren 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı çocuk ... için takdiren 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı anne ... için takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı baba ... için takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... Global Lojistik Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalılardan ... Lojistik Dağıtım Depolama A.Ş. ye karşı açılan davanın reddine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesince “Davalı ...Ş.'nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ...Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle: Davanın zamanaşımına uğradığını, davadan İş Mahkemesi değil genel mahkemelerin yetkili olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar olmadığını davanın Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosuna ihbarı talebinin reddinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını ve adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında da sorumlu tutulamayacağını, ücrete sefer priminin eklenmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatların fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A) Davalı ...Ş. vekilinin davacı ..., ... ve ... lehlerine hükmedilen manevi tazminat ile davacılardan ... ve ... lehlerine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”.
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070,00 TL, , 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL’dir.
Somut olay incelendiğinde, ilk derece mahkemesince verilen 06.03.2020 tarihli kararda davacı ... lehine 45.000 TL manevi tazminat, davacı ... ve Zekeriya lehlerine 20.000 TL’şer manevi tazminat, davacı ... lehine 15.466,95 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminat, davacı ... lehine 22.602,62 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın davalı ...Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 02.02.2021 tarihli kararıyla davalının istinaf istemlerinin esastan reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında, davacıların her biri lehine hükmedilen ve maddi ve manevi tazminat istemlerinin birbirlerinden bağımsız olarak Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 78.630,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davalı vekilinin anılan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B) Davalı vekilinin davacı ... lehine hükmedilen maddi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı ...Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
1-Taraflar arasında uyuşmazlığın müteveffa sigortalının iş kazasının gerçekleştiği tarihte almakta olduğu ücret noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Kazalının maddi tazminat alacağının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması önkoşuldur. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödemek amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Öte yandan, gerçek ücretin ise; öncelikle sendikalı işçiler için toplu iş sözleşmesine, imzalı bordrolara, bunların yokluğu halinde ise işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrete göre tespit edileceği, ücrete ek ödemelerin devamlılık arz etmesi halinde hesaba esas ücrete dahil edilmesi gerektiği, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş olan miktarın ücret olarak değerlendirilemeyeceği, öte yandan taraflar arasında işçi alacağına ilişkin görülen davada tespit edilen ücretin tazminat davasında hesaba esas alınacak ücret açısından kesin nitelikte değil kuvvetli delil olarak değerlendirileceği Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanmaktadır.
Davaya konu olay açısından tır şoförleri sefer primleri ile ilgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.10.2019 tarih ve 2018/1 E.- 2019/5 K.’da: Yurt içine/yurt dışına sefer yapan tır şoförlerine her sefere çıktıklarında ödenen paranın harcırah/yolluk veya ücret/prim niteliğinde olup olmadığı, kıdem tazminatı ve prime esas kazancın hesabında dikkate alınıp alınmayacağı konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; işçilik alacakları davalarında taraflarca getirilme ilkesinin, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalarda ise resen araştırma ilkesinin geçerli olması nedeniyle her dava dosyasında somut olayın özelliği ile delil durumu da dikkate alınarak yapılan ödemenin ücret ya da harcırah/yolluk olarak kabulünün mümkün olabileceği, bu nedenle aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli, soyut ve genel nitelikte kurallar koyan ve temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamak olan içtihadı birleştirme kararlarının bu amacı ile bağdaşmayacak şekilde bir sınırlandırma yapılmasının uygun düşmeyeceği gerekçeleriyle içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu aşamada usuli kazanılmış hak kavramını açıklamak da faydalı olacaktır. Usuli kazanılmış hak (Usuli müktesep hak) kavramı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda, sigortalı ...’nin uluslararası tır şoförü olarak çalışmaktayken 18.06.2012 tarihli iş kazası neticesinde vefat ettiği, hükme esas alınan 24.09.2019 tarihli hesap raporunda müteveffanın en son aylık asgari ücret ve tanık anlatımlarına göre sefer başına 600 Euro aldığı ve aylık ortalama 1,5 sefer yaptığı kabul edilerek asgari ücretin 3,78 katı düzeyinde ücret aldığı kabul edilerek maddi tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmış ise de, davacının çalışması esnasında aldığı sefer priminin miktarı noktasında sadece tanık anlatımlarına itibar edildiği, bu hususta SGK Müfettişi kayıt inceleme tutanağındaki ücretin dikkate alınmadığı gibi, davacıya ödenen sefer priminden araca bağlı zorunlu harcamaların tespit edilip ayrıştırılmadan sefer primi olarak ödendiği tespit olunan miktarın tamamının ücrete eklenerek hesapta esas alınması hatalı olmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, sefer priminin belirlenmesinde SGK Müfettişinin aksi ispat edilemeyen kayıt inceleme tutanağında tespit olunan davacıya ödendiği anlaşılan yurtdışı harcırah/sefer primi ödemelerini gözetmek, öte yandan tespit olunacak sefer priminden araca bağlı zorunlu harcamaları tespit edip ayrıştırmak, kalan miktarı sigortalının aldığı ücrete eklemek, bu şekilde tespit olunacak hesaba esas asgari ücret katını, davacının kararı temyiz etmemiş olması nedeniyle davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı gözeterek 24.09.2019 tarihli hesap raporuna uygulamak, bu raporda işlemiş (bilinen) devre olarak tespit edilen tarihten sonra yürürlüğe giren asgari ücret değişikliklerini rapora yansıtmadan davacıların maddi tazminat alacaklarını belirlemek, öte yandan iş bu temyize konu kararda maddi tazminat yönünden davacı eş ... yönünden temyiz incelemesi yapıldığı, çocuklar ... ve ... lehlerine hükmedilen tazminatların ise kesinlik sınırı altında kalıp kesinleştiğini gözeterek eş ... yönünden hesap raporunda tespit edilecek miktara, çocukların maddi tazminatları yönünden ise iş bu kararda hükmedilen aynı tutarlara hükmederek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ...Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30.Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgilisine iadesine, dairemizde icra edilen duruşmada hazır bulunan davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı ...’den tahsili ile davalıya verilmesine dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.