3. Hukuk Dairesi 2018/7713 E. , 2019/4683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı adına kayıtlı taşınmazı 2003 yılından 2009 yılına kadar nizasız bir şekilde zilyetliğinde bulundurduğunu, bahse konu taşınmazı 1998 yılında davalı abisinden 4.000,00 TL bedelle satın aldığını,annelerinin de bu olaya tanıklık ettiğini, ancak aralarında ne resmi ne de yazılı bir sözleşme düzenlendiğini, taşınmaz satış bedelini davalıya ödemesine rağmen tapuda devir işleminin gerçekleşmediğini ; dava konusu taşınmazda oturmakta iken davalının oğlu ile kendisinin kızının nişanlandığını, daha sonra nişanın bozulmasıyla birlikte davalı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... E. sayılı dosyası üzerinden taşınmazdan tahliyesinin istenildiğini, çocuklarıyla birlikte mağdur edildiğini ileri sürerek; davalıya ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava konusu taşınmazın kendisi adına tapuda kayıtlı olduğunu, davacının dava dışı kardeşleri ... ile konuşup anlaşarak taşınmaza yerleştiğini, davacıdan taşınmaz satış bedeli olarak herhangi bir para almadığını, davacının bahse konu taşınmazda oturduğu süre boyunca elektrik, su ve kira bedelini ödemediğini, gerçek mülk sahibi ... tarafından kira alacağının tahsili ve taşınmazdan tahliyesi istemiyle davacıya karşı dava açıldığını, bu olayda herhangi bir ilgisinin bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın alacak davası olduğu, davacı tarafın alacağını belgelerle kanıtlayamadığı ve davalı taraftan alacaklı olduğunu ispatlayamadığı, davalı tarafından yapılan savunmaların aksini ispat edecek dosya kapsamında herhangi bir bilgi, belge, sözleşme ve evrak ibraz edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; harici taşınmaz satış sözleşmesine dayalı alacağın sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği tahsili istemine ilişkindir.
Usul hukukumuzda senetle ispat zorunluluğu ( HMK m. 200 ) , yine senede karşı da senetle ispat zorunluluğu ( HMK m. 201 ) ilkesi benimsenmiştir. Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk lirasından az miktarda olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ile ispat edilebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, senetle ispat zorunluluğuna ilişkin kuralın istisnaları da HMK"nın 203. maddesinde düzenlenmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 200. maddesinde; "(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Aynı Yasanın 203. maddesinde ise , senetle ispat zorunluluğunun istisnaları sayma yöntemiyle belirlenmiştir. Bunlardan biri de altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler olup, bu kişiler arasındaki işlemler miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebilir.
Somut olayda; mahkemece, davacı tanıklarından bir kısmı dinlenilmiş olup, davacının ödeme iddiasını ispata yönelik yazılı belge sunamadığı, davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; tarafların kardeş oldukları, davacının tanık deliline dayandığı, HMK"nın 203. maddesi uyarınca iddiasını tanıkla ispat edebileceği dikkate alınarak, tüm tanıkları dinlenilip, toplanacak deliller birlikte değerlendirildikten sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.