3. Hukuk Dairesi 2018/8059 E. , 2019/4685 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından düzenlenen faturalar ile kendisinden kayıp - kaçak bedeli adı altında haksız tahsilatın gerçekleştirildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 32.000,00 TL nin her bir faturanın tahsilat tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 39.845,00 TL alacağın 32.000,00 TL sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle bakiye 7.845,00 TL nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine ; Dairemizin 19.12.2016 tarih ve 2016/3071 E. - 2016/15191 K. Sayılı ilamı ile, " ...Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17.,
geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir... " gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun " Esastan Sonuçlanamayan Davalarda Yargılama Gideri " başlıklı 331. maddesinin 1. Fıkrasında; " Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi;" Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur . Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz." hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.05.2014 tarih ve ...,... K. sayılı ilamı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, kayıp-kaçak bedelinin davalıdan tahsili istemiyle açılan davada, "konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair hüküm tesisi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur.
Bu durumda, mahkemece; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının, dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan, " Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilen miktar üzerinden hesaplanan 4.732,95 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine," ifadesinin çıkartılarak yerine " Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T."nin 6. maddesi gereğince 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," ifadesinin yazılmasına, hükmün davalı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.