21. Hukuk Dairesi 2019/6130 E. , 2020/1523 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Dava, Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz 27.11.2017 tarihli 2017/1798E -2017/9787K sayılı bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmişse de varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; dava konusu ödeme emirlerinin davacıya 15.08.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davanın hak düşürücü sürede açıldığı ,ödeme emirlerinin en eski tarihli borç döneminin 2007/7; en yeni tarihli borç döneminin 2010/7; olduğu, davacının 11.10.2006 tarihinde şirket kuruluşundan itibaren kurucu ortak ve şirket müdürü olduğu, Gaziosmanpaşa 4. Noterliğinin 24/12/2008 tarihli ve 0228984 sayılı limited şirket hisse devir senedi ile şirketteki tüm hissesini Mehmet Çakmak"a devir ettiği ve 24.12.208 tarihinde şirket ortağı Mehmet Çakmak’ın 10 yıllığına şirket müdürlüğüne atanmasına karar verilerek davacının müdürlük görevinin de sona erdiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.
5510 sayılı Kanun"un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun"un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.
6183 sayılı Yasa"nın 35. maddesinde de, ( Değişik madde: 22.07.1998 - 4369/21. m. ) limited şirket ortakları ( Değişik ibare: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m. ) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Öte yandan; 506 sayılı Kanun"un 80/1. maddesinde " İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur." hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi "takip eden ayın sonuna kadar" olarak belirlemiştir. Tebliğ"de "Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalıları çalıştıran işverenler, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını sigortalıların ücretlerinden keserek, kendi hissesine isabet eden prim tutarlarını da bu tutarlara ekleyerek en geç takip eden ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödeyeceklerdir.
Ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, prim tutarları, en geç son günü izleyen ilk iş günü içinde Kuruma ödenecektir." hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda örneğin, ocak ayında doğan prim borcunun, takip eden şubat ayı sonuna kadar ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 168. maddesine 16/06/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun"un 35. maddesiyle eklenen cümlede “Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, davacının dava dışı borçlu şirketin 11.10.2006 tarihli kuruluşundan 24.12.2008 tarihine kadar şirket hissedarı ve müdürü olduğu, 24.12.2008 tarihinde hisselerini devrederek ve şirket müdürü seçimi yapılarak müdürlük görevinin ve şirket ortaklığının sona erdiği anlaşıldığından, yukarıda anlatılanlar ışığında, bu tarihler arasındaki dönem yönünden davaya konu ödeme emirlerinde yer alan Kurum"un muhtelif borçlarından dolayı dava dışı borçlu şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı dönem hatalı belirlenmiş, hükmün 1. maddesindeki ödeme emri numaraları yanlış yazılmış, bazı ödeme emirlerinde olmayan dönemler eklenmiş, kurumun harçtan muaf olduğu gözetilmeden son olarak da vekalet ücretinin maktu olacağı dikkate alınmadan sonuca gidilmiştir. Ayrıca hüküm kurulurken 22.02.2019 tarihli hatalı düzenlenen bilirkişi raporu denetlenmeden hükme aynen esas alınmış ve hükmün birçok yönden hatalı düzenlenmesine sebep olmuştur.
Yapılacak iş davacının 2007/7 ila 2008/11 dönemleri arası sorumlu olduğunu belirlemek bu belirleme yapılırken ödeme emri numaralarını ve dönemlerini hatasız yazmak kurumun harçtan muaf olduğu ve vekalet ücretinin de nisbi verilemeyeceğini dikkate alarak sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
09/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.