
Esas No: 2017/1884
Karar No: 2018/8199
Karar Tarihi: 13.11.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/1884 Esas 2018/8199 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Davacı, davalı Kurumca daha önceden kabul edilen sigortalılık sürelerinin iptalinin M.K "nun 2. maddesi ile hüküm altına alınan iyiniyet kuralına aykırı olduğunu ifade ederek, davalı Kurumca yaratılan muarazanın giderilerek, 01/10/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Kurum vekili, davacının Kuruma sunduğu müstahsil makbuzundaki prim tevkifatlarına dayalı olarak tescilinin yapılıp, 6111 sayılı Yasa kapsamında prim borçlarının yapılandırılarak primlerin tahsil edildiğini, tevkifat kesintilerinin müdürlüklerine aktarılması için ... SGK Merkezi ile yapılan yazışma sonucu, davacının özel kişilere satmış olduğu ürün bedelinden tevkifat yapılmasına karşın Kuruma intikal ettirilmediğinin anlaşılması nedeniyle tescil edilen sigortalılık sürelerinin iptal edildiğini, tevkifata dayalı olarak tescil edilen sürelerin geçerli olması durumunda dahi tahsis koşullarının oluşup oluşmadığının kesin olmadığını, Kurum kayıtlarının esas olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince, "davacının 1980,1986 ve 1987 yıllarında ssk"ya tabi çalışmalarının olduğu,bu kuruma tabi daha sonraki çalışmalarının 25/09/2009 tarihinde başladığı,1987-2009 arasında başka kuruma tabi çalışmasının görülmediği,2002 haziran ayında teslim ettiği ürün bedelinden bağkur kesintisi yapıldığını gösterir kuruma ibraz ederek Çalışma Bakanlığı 2007/7 nolu tebliğden yararlanarak Tarım Sigorta Tescili ile 6111 Sayılı yasaya göre ihya ve yapılandırma talebinde bulunduğu,kurumca talebin kabul edilerek 01/07/2002 itibarı ile sigortalılığın başlatılarak ihya ve yapılandırma işlemlerinin tamamlandığı,davacı tarafından bu döneme ilişkin borçların ödendiği,ancak kurum içi yapılan yazışma neticesinde faturaları tanzim eden komisyonculara ait tevkifat listelerine ve banko dekontlarına kurum kayıtlarında rastlanmadığından tarım sigorta tescilinin önce davacının müracatına göre 18/04/2011 tarihinde daha sonra sigortalı çalışmaları nedeni ile giriş ve
çıkışları hizmet tablosunda görülmemekle birlikte 25/04/2014"e kaydırıldığı anlaşılmıştır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasanın 4956 Sayılı Yasa ile değişik 2.maddesi "kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3.maddenin b bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar." 2926 Sayılı Yasanın 36.maddesinin ilk bendinde ise kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif sureti ile de tahsil edilebileceği belirtilmiştir.Davacının dava edilen dönemde kurum kayıtlarında adına yapılan tevkifat yada bildirim görülmemektedir.Ancak dosyadaki belgelerle sabit olduğu üzere teslim ettiği ürün bedelinden ... tarafından tanzim edilen 10/06/2002 tarihli ve ... düzenlediği 13/06/2002 tarihli faturalarda Bağkur kesintisi yapıldığı bellidir.Davacı 2926 Sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin 26/03/2004 tarihli 4 nolu tebliğ gereği sattığı ürün bedelinden yapılan tevkifatı gösterir faturayı saklayarak kendisine bu konuda yüklenen sorumluluğu yerine getirmiştir.Çiftçinin teslim ettiği ürün bedelinden yaptığı tevkifatı kurum hesabına aktarmak,dava dışı komisyoncuların,bunları takip etmekte kurumun sorumluluğunda olduğundan davacının fatura ile sabit olan tevkifat kesintisinin kurum hesabına aktarılmamasından sorumlu tutularak Sosyal Güvenlik Hakkına erişiminin engellenmesi yasanın ruhuna sosyal güvenliğin temel ilkelerine ve sosyal devlet anlayışına aykırıdır.Yargıtay içtihatlarında müstahsil makbuzu ile Bağ-Kur kesintisi bulunması halinde sigortalılığın kesintiye göre başlatılması yerinde görülmekle birlikte kesintilerin yıllar itibarı ile birbirini takip etmesi yani devamlılık arz etmesi halinde sigortalılığın ileriye dönük kabul edilebileceği,kesintinin devam etmemesi durumunda salt ziraat odası kaydına ve soyut mahiyetteki delillere göre sigortalılığın devam ettirilemeyeceği belirtilmiştir.Bu kapsamda davacının haziran 2002 de adına yapılan tevkifatı takip eden aybaşı 01/07/2002 ile kesintinin yıl sonu olan 31/12/2002 arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu sonucuna varılmıştır.Ayrıca davacının yapılandırma ile ödediği primleri kurumun uzun yıllar kullanması nedeni ile M.K.2.maddesi ile belirlenen iyi niyet ilkesine göre sigortalılık olarak değerlendirilmesi hususunun ise prim ödemesinin Yargıtay tarafından sigortalılık tespitinin istendiği süre içersinde gerçekleşmesi halinde kabul edilmektedir.Davacının prim borçlarını taksitlerle ödediği,prim ödeme tablosundan anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamından davacı ... TC Kimlik nolu ..."ın ilk tevkifat yapıldığı 10/06/2002 ve 13/06/2002 tarihlerini izleyen aybaşı 01/07/2002 ile tevkifatların yıl sonu 31/12/2002 tarihleri arasında 2926 sayılı yasanın 4956 sayılı yasa ile değişik 2,3,5,8,10 ve 36. Maddelerine ve konuya ilişkin yerleşmiş Yargıtay içtihatları"na göre Bağ-Kur tarım sigortalısı olduğu,bu işlemlerin kurum tarafından yerine getirilmesi gerektiği" gerekçesiyle;
"Davanın KABULÜ ile; davalı kurumun yarattığı muarazanın giderilmesine,
Davacının 01/10/2015 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine," karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı ... Kurumu vekili; toplanan delillerle iddianın ispatlanamadığını beyanla, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “ Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları, 3. maddesinin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi
mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği, 5. maddesinde, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddesinde, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9. maddesinde, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 2926 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 36/1. maddesinde, Kurumun prim alacaklarının, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebileceği öngörülmüş iken, anılan madde 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun"un 56. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, bununla birlikte 4956 sayılı Kanunun 27. maddesiyle 1479 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrası değiştirilip, Kurumun 2926 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden prim alacaklarının aylık olarak veya Kurumca belirlenecek dönemlerde ödeneceği, ayrıca, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebileceği yönünde hüküm getirilerek ilga edilen 36/1. maddedeki düzenleme korunmuş, ayrıca, 4956 sayılı Kanun"un 54. maddesiyle 2926 sayılı Kanun"a Ek 3. madde eklenerek, değinilen 53. maddenin 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar hakkında da uygulanacağı açıklanmıştır.
Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Önemle belirtilmelidir ki tarımsal faaliyete kabul edilebilir (makul) süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/09/2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin satılıp teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılması gerekmekte, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise bu takdirde prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında inceleme konusu davayla ilgili olarak toplanan kanıtlar değerlendirildiğinde; davacının, sebze ve meyve komisyoncuları ... ve ... teslim etmiş olduğu ürün bedelinden 2002 yılında tevkifat yapıldığı anlaşılmakta ise de, prim tutarının Kuruma intikal etmemesi nedeniyle 01/07/2002 - 31/12/2002 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına ilişkin mahkeme kabulünün yerinde olmadığı ve 01/10/1961 doğumlu olan davacının 1917 gün 4/a kapsamında hizmeti, 190 gün askerlik borçlanması ve 46 gün Tarım Bağ-Kur hizmeti olmak üzere toplam 2153 günlük hizmetinin bulunmasına göre tahsis koşullarının oluşmadığı, kabule göre de; mahkemece kabul olunan 01/07/2002 - 31/12/2002 tarihleri arasındaki 180 günlük sürenin davacının sigortalılık süresine eklenmesi durumunda dahi 07/09/2015 tahsis talep tarihi itibarıyla 506 sayılı Yasanın Geçici 81.maddesi hükümlerine göre tahsis koşullarının oluşmadığı belirgin olup, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle
" A-) Davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ... İş Mahkemesinin 28/10/2016 tarihli, 2015/477 Esas, 2016/402 Karar numaralı hükmünün, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B-) 1- Davanın REDDİNE," karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacı vekili “Davacının prim tevkifatı için müracaatında sunduğu faturaların incelenerek 2926 sayılı yasa kapsamında tescil edildiği, prim borçlarının 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılarak 2011 yılında tahsil edildiğini, davalı Kurumca 2015 yılındaki başvurusu üzerine, tevkifatın ödenmediği gerekçesiyle 5 yıl önce tescil ettiği sigortalılığı iptal ettiğini, müstahsil tarafından yatırılmayan prim tevkifatının Kuruma yatırılmamasından sigortalının sorumlu olmayacağı."gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 18/04/2011 tarihli talebi ile 01/07/2002-28/02/2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, bu süreye ilişkin prim borçları 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırıldığı ve yapılandırma kapsamında taksitlendirilen prim borçlarının büyük kısmının 31/12/2013 tarihinden önce ödendiği, 24/02/2014 tarihinde 280,00 TL ve 24/04/2014 tarihinde 307,21 TL ödeme yapıldığı, davacının 07/09/2015 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurumca davacının teslim ettiği ürünlerden yapılan prim kesintilerinin Kuruma intikal etmediği gerekçesiyle Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiği, 2002/6. ayda prim kesintisi bulunduğu, ziraat odası kaydının 21/11/1995 tarihinden itibaren devam ettiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ... odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58. maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 54. madde :
“ Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.
4 üncü ve 7 nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2 nci, 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci -fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra birinci ve ikinci fıkralar uyarınca hizmet iptali yapılmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.” şeklindedir.
Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2926 sayılı Yasa"nın uygulanmasına ilişkin 26/03/1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK."nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup, kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir.
Somut olayda, yukarıda yer alan yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında öncelikle davacının teslim ettiği ürün bedellerinden 2002/6. ayda prim kesintisi yapıldığı sabit olup Bölge Adliye Mahkemesince zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün prim kesintisinin kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş olması halinde prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu arandığı şeklindeki değerlendirmesi yerinde değildir. Öte yandan 2002/6. ayında prim kesintisi ve 21/11/1995 tarihinden itibaren ziraat oda kaydı bulunan davacı, 6552 sayılı Yasanın 58. maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 54. madde uyarınca 31/12/2013 tarihinden önce ödediği primlerin karşıladığı süre kadar 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur (5510 sayılı Yasa"nın 4/1-b maddesi
kapsamında) sigortalısı kabul edilerek yaşlılık aylığı şartları buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın açıklama kısmında davacının 01/07/2002-31/12/2002 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu belirtilmiş ise de, davanın kabulü ile, davalı Kurumun yarattığı muarazanın giderilmesine ve davacının 01/10/2015 tarihinden itibaren yaşlılık almaya hak kazandığının tespitine şeklinde hüküm kurulduğundan davacı istinaf yoluna başvurmamış olduğu gibi dava kabul olduğundan istinaf yoluna başvurması da beklenemez.
Yapılacak iş, davacının 31/12/2013 tarihine kadar ödediği primlerin 01/07/2002 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması halinde ne kadarlık süreyi karşıladığı davalı Kurumdan sorularak, 6552 sayılı Yasanın 58. maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 54. madde uyarınca davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu süre tespit edilerek ve diğer sigortalılık süreleri de dikkate alınarak tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığını belirlemekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
G)SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.