3. Hukuk Dairesi 2017/8902 E. , 2019/4700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , şirketlerinin ... Müftülüğü"nden 01/04/2007 tarihli sözleşme ile ilgili adresteki taşınmazı aylık 2.000 TL bedelle 1 yıllığına kiraladığını, daha sonra 01/04/2008 tarihli sözleşme ile kira süresinin 2 yıl daha uzatıldığını ve yeni kira bedelinin 2.200 TL olduğunu, şirketlerinin ilgili taşınmazı 30/03/2009 tarihinde tahliye ettiğini, kira bedellerini kira sözleşmesine göre dava dışı Sosyal ve Dini Hizmetler Vakfı"na ait Vakıflar Bankası hesabına yatırdıklarını, ilk kira yılı 26.400 TL, ikinci kira yılı 24.000 TL olmak üzere toplam 50.400 TL kira ödemesi yaptıklarını, kira bedellerini kira sözleşmesinde yazılı olan şekilde ödemelerine rağmen taşınmazın dava dışı Hazine" ye ait olduğu ve şirketlerinin ilgili taşınmazda işgalci konumunda olduğu belirtilerek kendilerine 04/03/2009-23/01/2009 tarihleri arası için 14.154 TL ve 24/01/2009-20/04/2009 tarihleri arası için 1.445 TL ecrimisil bedeli tahakkuk ettirildiğini ve bu bedelleri ödediklerini, konu ile ilgili olarak 20/01/2010 tarihinde Bahçelievler Müftülüğü"ne başvurarak kendilerinden haksız şekilde tahsil edilen kira bedellerinin iadesini talep ettiklerini, buna ilişkin olarak ... Noterliği"nden 29/01/2010 tarih 2828 yevmiye numaralı ihtarı göndererek kira bedellerinin iadesini talep ettiklerini,fakat yanıt alamadıklarını, bunun üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nde 2010/204 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını ve mahkemenin mükerrer ödeme olduğundan kira bedellerinin şirketlerine ödenmesi hususunda hüküm kurduğunu,bu kararın Yargıtayca husumetten bozulduğunu ve mahkemece bozma sonrası davanın husumet yokluğundan reddedildiğini,bu nedenle bozmada ifade edildiği üzere davayı iş bu davalıya açtıklarını ileri sürerek, ödedikleri 50.400TL"nin 20/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı ile aralarındaki kira sözleşmesinin Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Devlet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı arasında imzalanan 21/12/2006 tarihli protokole göre imzalandığını, 23/03/2007 tarihli protokole göre de kira ücreti tahsil edildiğini, 21/12/2006 tarihli protokolde Hazineye ait arsa üzerindeki camilerin Hazine
tarafından herhangi bir kuruma tahsisinin düzenlenmediğini, cami ve müştemilatların Hazinenin katkısı olmaksızın halkın yardımları ile yapıldığını, tasarruf yetkisinin davalıda olduğunu, taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin ve kira ödemelerinin hukuka uygun olduğunu, davacının Hazineye yaptığı ecrimisil ödemelerinin hukuki dayanağı bulunmadığını, Hazinenin kiraya verme yetkisinin bulunmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulüne, 10.798,18 TL" nin 20/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı vekilinin tüm,davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi gereği kiralananın davacıya teslim edildiği, kira bedellerinin davalı tarafından tahsil edildiği konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiraya verenin sözleşmeye konu şeyin maliki olması zorunlu değildir. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak bir üçüncü kişinin kiralanan üzerinde, kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, söz konusu hukuki ayıbı gidermek ve kiracının bu yüzden uğradığı zararları tazmin ile yükümlüdür. Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu BK.’nun 253. (6098 sayılı TBK.’nun 309) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Davacı kiracının ödemek durumunda kaldığı ecrimisil bedellerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi zorunludur.
Bu nedenle mahkemece, kira sözleşmesi ile aynı döneme rastlayan ecrimisil ödemeleri saptanarak, ödenen ecrimisil bedeli, ödenen kiradan düşükse ecrimisil miktarında, ödenen ecrimisil bedeli ödenen kiradan fazla ise ödenen kira miktarında istirdat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken,hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm,davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.