Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/248
Karar No: 2022/5819
Karar Tarihi: 18.04.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/248 Esas 2022/5819 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/248 E.  ,  2022/5819 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No : 2019/2114-2021/268
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 8. İş Mahkemesi
    No : 2018/134-2019/282

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacının davalı işveren yanında 03/04/1996-24/08/2012 tarihleri arası hizmet aktiyle çalıştığının tespitine karar verilmesi talep edilmiştir.
    II- CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 1991-1996 arası adına kayıtlı minibüsü olması nedeniyle zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunu, davacının 1996 yılında üzerindeki aracı devrederek davalı ile birlikte çalışmaya başladığını, davacının talebi ve o dönemki ticari teamül gereği davacının Bağ-Kur sigortalılığının devam ettiğini ve primlerini davalının ödediğini, sosyal güvenlik ve iş hukuku açısından ticari araçlarda çalışan şoförlerin durumunun farklı olduğunu, ticari araçlarda çalışan şoförlerin ücretli çalışandan ziyade kendi nam ve hesabına çalışan kişi durumunda bulunduğunu, ayrıca davacı ile davalı arasında baba – oğul ilişkisi bulunduğunu, davacının davalıdan ekstra para ve miras payı istediğini, 29/03/2005 tarihinde ise çalıştırmış oldukları dolmuşun yarı hissesini dava yoluyla talep ettiğini, bu sebeple 2005 yılında davalının davacı ile birlikte çalışmasını sonlandırdığını, davalının affetmesi üzerine 2008 yılında davacının yeniden işe geri döndüğünü, 7 aylık çalışma süresi sonrasında ortadan kaybolduğunu, en son olarak 2011 Kasım ayında davalının yanına yeniden döndüğünü ve 8-9 aylık sigortalı çalışmasının bulunduğunu, davacının haklı ve gerçek olmayan nedenlerle davalıyı yıldırmak için iş bu davayı ikame ettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Fer’i müdahil kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III- MAHKEME KARARI
    A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Davanın reddine karar verilmiştir.
    B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davacı vekili; davacının babasına ait araçta 03.04.1996-24.08.2012 tarihleri arasında fiilen işçi sıfatı ile çalıştığını, davalının babası olması nedeniyle SGK yerine, Bağ-Kur’a tabi olarak gösterildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tespitler ve sonuç kısmının birbiri ile çeliştiğini, denetime elverişli olmayan rapora dayalı olarak verilen kararın yanılgılı olduğunu, mevcut delil durumuna ve tanık beyanlarına aykırı karar verildiğini beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
    Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Öte yandan, Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, “sosyal sigortalarda çokluk”, bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, “yararlanmada ve yükümlülükte teklik” ilkesi egemen olup, buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz ve çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü kanun hükümleriyle engellenmiştir.
    Davacının 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında, davalı babasına ait araçta 03.04.1996 tarihinden 24.08.2012 tarihine kadar çalışmalarının tespitini istediği eldeki davada, Mahkemece davacının 20.08.2009 öncesi çalışmaları yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği, 20.08.2009-05.11.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden subuta ilişkin delil olmadığı, 05.11.20211 sonrası hizmetleri Kuruma bildirildiğinden bu döneme yönelik olarak hukuki yararının bulunmadığı berlirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde, davacının çalıştığını iddia ettiği, davalı ...’a ait aracın mülkiyetinin yarı hissesinin tarafına aidiyeti ve tescili talebiyle açtığı davada, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/239 Esas, 2006/357 Karar sayılı, 17.10.2006 günlü kararıyla, ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği ve kesinleştiği, davacının çalışmasının tespitini talep ettiği dönemle çakışacak şekilde, 19.02.1991-04.11.2011 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalı olduğu, 29.06.2005 tarihine kadar düzenli prim ödemesinin bulunduğu, sonrasına ilişkin herhangi bir ödeme kaydının mevcut olmadığı, 2011/08-09 aylarında dava dışı ... sicil sayılı dosyada işlem gören “...” unvanlı işyerinden, 25.09.2011 tarihli çıkışa göre toplamda 50 gün bildiriminin yapıldığı, davalıya ait 1173123.06 sicil sayılı dosyada işlem gören işyerinden 05.11.2011-31.08.2012 tarihleri arasında sigortalı hizmetlerinin bildirildiği, davalı işverenliğin “ticari minibüste şoförlük” işinden dolayı 05.11.2011 tarihinde kanun kapsamına alındığı, yine davalı ...’ın “minibüs ve dolmuş ile yapılan şehir içi taşımacılığından” dolayı 26.05.1995 tarihinden itibaren devam eden vergi kaydının mevcut olduğu, davacının 21.02.1991 tarihinden itibaren şoför olarak esnaf oda kaydının olduğu, 16.02.1994-05.09.1995 tarihleri arasında minibüsçüler odasına kayıtlı olduğu, 19.02.1991-21.02.1995 tarihleri arasında vergi mükellefiyet kaydının mevcut olduğu, diğer yandan davacının çalıştığını iddia ettiği, davalıya ait ... plaka üzerinden, davacı adına kesilmiş 2004, 14.03.2005, 15.03.2005, 19.04.2005, 22.05.2007, 20.06.2007, 28.08.2007, 25.09.2007, 19.10.2007,30.10.2007,17.04.2008, 20.08.2009, 04.01.2011 tarihli trafik idari para cezasına ait tutanak kayıtlarının mevcut olduğu, dosya kapsamında dinlenen tanıkların davacının, davalı yanında sürekli ve devamlı bir çalışmasının olmadığı yönünde beyanda bulundukları anlaşılmaktadır.
    Mahkemece resen araştırma kapsamında iddia edilen dönemde öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olup olmadığı, hizmet akdinin unsurlarıyla birlikte tartışılarak ortaya konulmalıdır. Söz konusu hatta davacı ile birlikte çalışan kayıtlı şoförler ile gerektiğinde işyerine komşu işverenlerin kayıtlarına geçmiş kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, hizmet döküm cetvelleri getirtilmeli, bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, çalışmanın şekli, niteliği, günlük ne kadar ücret karşılığında yapıldığı hususları belirlenmeli, sigortalının bu döneme ilişkin olarak kayıtlarda görülmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, işe giriş ve çıkış tarihleri hiçbir tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmeli, gerek dosyada mevcut gerekse de toplanacak deliller nazarında, ayrıca hak düşürücü süre de irdelenerek, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
    Diğer yandan davacı yanın çalışma ve süresine ilişkin bir tespit yapılabildiği takdirde, davacının iddia olunan dönemde, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu bağkur sigortalılık süresi, prim ödemeleri dikkate alınarak, çakışan sigortalılık süreleri yönünden, bu dönemde hangi sigorta koluna tabi olduğu 53. madde kapsamında irdelenerek geçerli kabul edilmesi gereken sigortalılık statüsü tespit edilmeli, hukukumuzda çifte sigortalılığın olamayacağı gözetilmeli ve geçerli olan sigortalılık belirlenip geçersiz olan sigortalılık iptal edilerek, bildirim yapılan süreler de dışlanmak suretiyle infaza elverişli hüküm kurulması gereği gözetilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine dair karar kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi