3. Hukuk Dairesi 2019/849 E. , 2019/4709 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davacı ...‘ın 09/11/2007 tarihinde davalı ...’a ait inşaatta davalı ...’in işçisi olarak oluk yapma işinde çalıştığını, olukları üçüncü kata çıkardığı sırada akıma kapıldığını, iki elinin bileklerinden itibaren kesildiğini, kamu davası açıldığını, maddi ve manevi olarak çöktüklerini ileri sürerek şimdilik davacıların her biri için 2.000.00.- er TL maddi, davacı ... için 200.000.00.-TL, eşi Yasemin için 150.000.00.-TL, çocuklar Büşra, Zeynep, Rabia için 50.000.00.-er TL manevi tazminatın olay tarihinden yasal faizi ile müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir . Davacı ..., 23/03/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 147.552.46.-TL yükseltmiştir .
Davalılar, olayda kusurlarının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir .
Mahkemece, DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davacılar meydana gelen haksız fiil nedeni ile talep ettikleri tazminatta; davacılardan ... için hesap edilen 221.613,50 tl"den; kusur oranına göre 98.494,89 TL"nin DAVALI ..."DEN; 49.247,44TL"nin DAVALI ..."DAN; 49.247,44 TL"nn DAVALI ... AŞ"DEN; 24.623,72 TL"nn DAVALI ... BELEDİYESİN"DEN 2.000,00 TL"si için 09.11.2007 tarihinden, kalan bakiye miktariçin ıslah tarihi olan 23.03.2015 tarihi olan ıslah tarihinden itibaren uygulanan yasal faiz ile alınarak davacılara verilmesine,
Diğer davalıların maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddi ile kusur durumu göz önünde bulundurularak davacı ... için taktir edilen 18.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 8.000,00 TL"nin DAVALI ..."DEN; 4.000,00 TL"nin DAVALI ..."DAN; 4.000,00 TL"nn DAVALI ... AŞ"DEN; 2.000,00 TL"nn DAVALI ... BELEDİYESİN"DEN; Davacı ... için taktir edilen 18.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 8.000,00 TL"nin DAVALI ..."DEN; 4.000,00 TL"nin DAVALI ..."DAN;4.000,00 TL"nn DAVALI ...Ş."DEN;
2.000,00 TL"nn DAVALI ... BELEDİYESİN"DEN; davacı ... için taktir edilen 9.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 4.000,00 TL"nin DAVALI ..."DEN; 2.000,00 TL"nin DAVALI ..."DAN; 2.000,00 TL"nn DAVALI ... AŞ"DEN; 1.000,00 TL"nn DAVALI ... BELEDİYESİN"DEN; davacı ... için taktir edilen 9.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 4.000,00 TL"nin DAVALI ..."DEN; 2.000,00 TL"nin DAVALI ..."DAN; 2.000,00 TL"nn DAVALI ... AŞ"DEN; 1.000,00 TL"nn DAVALI ... BELEDİYESİN"DEN; davacı Büşra Seyran için taktir edilen 9.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 4.000,00 TL"nin DAVALI ..."DEN; 2.000,00 TL"nin DAVALI ..."DAN; 2.000,00 TL"nn DAVALI ... AŞ"DEN; 1.000,00 TL"nn DAVALI ... BELEDİYESİN"DEN; 2.000,00 TL"si için 09.11.2007 tarihinden, kalan bakiye miktariçin ıslah tarihi olan 23.03.2015 tarihi olan ıslah tarihinden itibaren uygulanan yasal faiz ile alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş ,hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir .
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava dilekçesindeki açıklamalar ve zararın gerçekleşme biçimi gözetildiğinde davalı Belediyeye karşı açılan davada davanın, hizmet kusuruna dayalı tam yargı davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı belediyenin ilave kat ruhsatı vermesi nedeniyle meydana gelen olayda kusuru olduğu iddia edilmiştir. Ruhsat verme yasalar uyarınca belediyelere verilmiş bir görevdir.Bu tür zararlar 11/02/1959 tarih 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının II. Bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesine göre idari yargı yerinde açılması gerekir. Bu durumda, dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası ile ilgili hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-)2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 16/II-c bendi uyarınca Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” hususunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemeye bildirmekle görevli kılınmıştır. Anılan bu hükme göre, davacı ... ‘ın yaşı ve meslek grubu dikkate alınarak maluliyet raporu Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu"ndan alınmalıdır.
Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan alınacak rapor ile davacı ... ‘ın iş göremezlik oranı belirlenerek, iş göremezlik zararının buna göre saptanması gerekir.
Mahkemece, usulüne uygun biçimde hazırlanmayan maluliyet raporuna itibar edilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
4-)HMK"nın 26. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." hükümlerini içermektedir.
Somut olayda ,davacı ... maddi tazminat talebini ıslah yolu ile artırmıştır. Mahkemece, davacının ıslah yolu ile artırılmış olan talebinin aşılarak daha yüksek oranda maddi tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir .
5-) Birden çok kimsenin kusurları ile zarar vermeleri halinde B.K.nun 50, 51 ve 142. ( TBK md 162,163) maddelerine göre; zarara uğrayan, bu zararın tamamını müteselsil sorumluların hepsinden isteyebileceği gibi sadece bir veya birkaçından da isteyebilir.
Dosyanın incelenmesinde; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre; davalılar için belirlenen kusur oranı nispetinde tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır .
Oysa, BK."nun 141.maddesinde borçlular arasındaki teselsülün koşulları düzenlemiştir. Müteselsil borçluluk, bir irade beyanı veya kanun hükmü dolayısı ile bir edimin birden ziyade borçlularından her birinin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu, alacaklının ise tamamını ancak bir defa elde etmek üzere edimi borçlulardan dilediği birinden talep etmeye yetkili olduğu ve borçlulardan birinin ifası veya ifa yerini tutan fiiliyle diğerlerinin bu oranda alacaklıya karşı borçtan kurtulacakları bir birlikte borçluluk halidir, (T.Akıntürk Müteselsil Borçluluk, 1971). Buna göre borçlular arasındaki müteselsil sorumluluk halinde alacaklı taraf (davacılar) zararın tamamını müteselsil sorumluların hepsinden isteyebileceği gibi sadece birisinden de dava yolu ile isteyebilir.
O halde; mahkemece, müteselsil sorumlulukta borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olduğu gözetilerek, anılan hükümler gereğince zarar miktarının tamamının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, müteselsil sorumluluk esasları gözardı edilerek sadece kusur oranı nispetinde tazminata karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
6-) 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47. Maddesi (6098 satılı Türk Borçlar Yasası"nın 56/2.maddesi) gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayda, manevi tazminat yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın niteliği, vehameti, davacılar üzerinde oluşturduğu elem ve ızdırabın fazla olması, günün ekonomik koşulları nazara alındığında manevi tazminat miktarının her bir davacı için az olarak tayin olunduğu açıktır.
O halde; mahkemece, her bir davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca olay sırasında yaralanan davacı ... ile davacı eşi Yasemin için aynı miktarda manevi tazminat takdir edilmesi de isabetli ve doğru bulunmamıştır .
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü, dördüncü, bentte açıklanan nedenlerle (davalı yararına), beşinci, altıncı bentte açıklanan nedenlerle de (davacı yararına) temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.