3. Hukuk Dairesi 2017/8413 E. , 2019/4712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının ödemediği cari yıl kira bedeli ile ecrimisil bedelinin tahsili için (27.316,38.-TL asıl alacak ve 1.006,68.-TL faiz olmak üzere) icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, taşınmazın gerekli rezerve sahip olmadığını, mağdur olduğunu belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacının davasının 28.322,56 TL asıl alacak yönünden kabulü ile, itirazın iptali ile takibin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, bilirkişice yapılan hesaplama sonucu belirlendiğinden davacının 28.322,56 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddeye göre, hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu, talep edilenden fazla veya başka bir şeye hükmedemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Somut olayda, icra takibine konu edilen asıl alacağın miktarı 27.316.38.-TL olduğu halde mahkemece 28.322.56.-TL asıl alacak yönünden icra takibinin devamına karar verilmiş, talep aşılarak hüküm oluşturulmuştur. Anılan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
3-)İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda, icra inkar tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekirken asıl alacak miktarı ile işlemiş faiz miktarının toplanarak bu rakam üzerinden icra inkar tazminatı hesaplanması isabetli bulunmamıştır .
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte yazılı nedenlerle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.