3. Ceza Dairesi 2018/9893 E. , 2019/13640 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Katılan sanıklar ... ve ..."un temyiz dilekçelerinin incelenmesinde, sadece "sanık sıfatı" ile kendileri hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerini temyiz ettikleri anlaşılmış; sanık ... hakkında katılan ..."a karşı kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz istemi bulunmadığından, bu hüküm inceleme dışı tutulmuştur.
1) Sanık ... hakkında katılan ..."a karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Katılanın yaralanmasına ilişkin, Kaman Devlet Hastanesinde görevli pratisyen hekim tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan rapor içeriğinin yetersiz nitelikte olduğu, sol bacak kalça altında yaklaşık 3 cm. uzunluğunda delici cisim yaralanması ve sırtında birden fazla basit yüzeyel sıyrıklar bulunduğunun belirtildiği, bacağındaki kesinin derinliğine ilişkin bilgiye yer verilmediği ve kesiye sütür atıldığından bahsedilmediği anlaşılmakla, katılanın yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği hususunda tereddüt oluştuğundan, katılanın tüm tedavi evrakları, geçici ve kesin raporları en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, 5237 sayılı TCK"nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Karşılıklı yaralama şeklinde gerçekleşen olayda, katılan sanıkların olayın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlattıkları, tarafsız tanığın bulunmadığı anlaşılmakla, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas - 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari seviyede (1/4) oranında uygulanmasını gerektirdiğinin gözetilmemesi,
c) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına,
2) Sanık ... hakkında katılan ..."a karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiilerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Katılanın yaralanmasına ilişkin, Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesinde görevli genel cerrahi uzmanı tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan rapor içeriğinin yetersiz nitelikte olup, Adli Tıp kriterlerine uygun olmadığı ve özellikle katılanın safra kesesinin alınması ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı yönünde şüphe oluştuğundan, katılanın, tüm tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, 5237 sayılı TCK"nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Karşılıklı yaralama şeklinde gerçekleşen olayda, katılan sanıkların olayın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlattıkları, tarafsız tanığın bulunmadığı anlaşılmakla, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas - 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari seviyede (1/4) oranında uygulanmasını gerektirdiğinin gözetilmemesi,
c) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
d) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas - 2017/247 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK"nin 87/2-son maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 226. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 26.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.