20. Hukuk Dairesi 2017/5531 E. , 2018/2011 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar...... ve arkadaşları vekili .......tarafından istenilmekle, tayin olunan 29/11/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davacılar vekili ...... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ...... köyü 5 ada 93 (yeni 43) parselin 1946 yılında yapılan kadastro sırasında çay yatağı olarak tescil harici bırakıldığı, daha sonra 2004 yılında ihdasen Hazine adına tapu kaydı oluştuğu, 5 ada 59 parselin (yeni 42) ise öncesi itibarıyle 5 ada 47 nolu orman parseli içinde iken 1990 yılında 2/B"ye ayrıldığı ve 1996 yılında 2924 sayılı Kanuna göre 2/B alanlarının kullanım kadastrosu yapılarak işgalcisi bulunmadığından Hazine adına tutanak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı ... ..... vekili, 14.06.2004 tarihli dilekçesiyle irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, davalı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 5 ada 59 ve 93 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili istemiyle dava açmış, müdahil ... ... ... ve .... A.Ş. vekili, 23.05.2006 tarihli harçlandırılmış dilekçesiyle; 5 ada 93 sayılı parselin TMK’nın 708, 711 ve devamı maddeleri gereğince müvekkil şirket adına tescili gerektiği iddiasıyla, Hazine adına olan tapusunun iptali ile müdahil adına tesciline karar verilmesi istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, taşınmazların tarım arazisi niteliğinde olmadıkları ve davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davacı ve müdahillerin davasının reddine karar verilmiş; hüküm, bir kısım davacı gerçek kişiler vekili ile davacılardan Şükran Dirmilli ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairece yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmış ise de daha sonra davacı gerçek kişiler tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, önceki onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.04.2014 gün ve 2013/10225 - 2014/4310 sayılı bozma kararında özetle: "Mahkemece, 21.02.2011 günlü ziraat uzmanı bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmazların tarım arazisi niteliğinde olmadıkları, imar ve ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadıkları yöntemince
- 2 -
2017/5531 - 2018/2011
araştırılmamış, 08.12.2005, 14.04.2008 ve 21.02.2011 tarihli ziraatçı bilirkişi raporları arasındaki taşınmazların tarımsal özellik taşıyıp taşımadığı yönündeki çelişkiler giderilmemiş, komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve dayanakları getirtilip çekişmeli yerleri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri saptanmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle, kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarına ait tüm tutanaklar ve haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15- 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumları saptanmalı;
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu taşınmazların kesinleşen orman sınırı dışında kaldığının saptanması halinde, bu kez, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15-20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği; fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadıkları belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları yönünden ziraatçı bilirkişiden çelişkileri giderecek rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarının taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, müdahil ..... .... ... ve .... A.Ş."nin davasının reddine,
Davacıların davasının kısmen kabul kısmen reddi ile,
Yanıklar köyü 392 ada 43 parsel sayılı taşınmazın Fen Bilirkişisi ..... 27/04/2015 tarih ek 2 krokisinde (A) harfi ile gösterilen 6.063,38 m2 bölümünün tapusunun iptali ile veraset payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş hüküm davacılar ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, TMK"nın 708, 711 ve 713/2. maddesine dayanılarak açılan tescil ve tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce 08.05.1946 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1975 yılında yapılıp, 16.04.1976 tarihinde ilân edilerek, itirazsız yerlerde 16.04.1977 tarihinde; itirazlı yerlerde 12.07.1977 tarihinde ilân edilerek 12.10.1978 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 18.05.1990 tarihinde ilân edilen aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B
- 3 -
2017/5531 - 2018/2011
madde uygulaması, 1946 yılında genel arazi kadastrosu, 12.06.1996 tarihinde, kesinleşen 2/B alanlarının kadastro çalışması ve 2010 yılında 22/a çalışması vardır.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; müdahil .... .... A.Ş."nin davasının reddine, davacıların davasının kısmen kabul, kısmen reddine, çekişmeli 392 ada 43 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi işaretli bölümünün tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş, ancak karar içeriğinde çekişmeli 392 ada 42 parsel ile 43 parselin (B) ve (C) harfleri ile işaretli bölümleri hakkındaki davanın reddi gerektiği açıklandığı halde; hüküm fıkrasında 392 ada 42 parsel ile 43 parselin (B) ve (C) harfleri ile işaretli bölümleri hakkında hüküm kurulmamış ve reddedilen talebin ne olduğu belirtilmemiştir.
HMK"nın 297/2. maddesi "hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü içermektedir.
O halde, mahkemece davacıların her bir taşınmazla ilgili talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeli, dava kısmen kabul edildiği takdirde de, reddedilen talebin ne olduğu hüküm fıkrasına açıkça yazılmalı, bu şekilde infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00.-TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacılara verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/03/2018 günü oybirliği ile karar verildi.
.....
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.