Esas No: 2022/7
Karar No: 2022/5260
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7 Esas 2022/5260 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, sigorta kayıtlarında çalışmalarının kaydının olmamasına rağmen 1976 yılında sigortalı olarak çalıştığını belirterek, emeklilik hakkı ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesini istedi. Fer'i müdahil Kurum, çalışma olgusunun belgelenmesi gerektiğini söyleyerek, davanın reddini talep etti. Dahili davalı işyeri ise çalışmanın kendileri ile ilgisi olmadığını beyanla, taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini istedi. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verildi. İstinaf başvurusu, temyiz itirazları sonucunda mahkeme kararı bozuldu ve dosya ilk derece mahkemesine gönderildi. 5510 sayılı Yasanın geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasa'nın 79/10 maddesi, sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalarda taraf teşkili sağlanması, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gerektiği belirtildi. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilirken, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmadığına işaret ed
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti ve yaşlılık aylıklarının ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, 12/7/1976 tarihinde ... sigorta sicil numarası ile ... İli ... ilçesi Ilıca ... hattında çalışmaya başladığını, davalı Kurumca sigorta sicil numarası verildiği halde sigorta kayıtlarında 1976 tarihinde çalıştığı günlerin kayıtlarının bulunmadığı beyanla ... İli ... ilçesi Ilıca ... hattında 12/7/1976-12/12/1976 tarihleri arasında sigortalı çalıştığının tespiti ile kuruma müracaat tarihi olan 2011 yılı ve öncesi emekliliği hak etmiş olduğunu ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının toplu olarak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Fer'i müdahil Kurum vekili, sigortalı sayılabilmek için işe giriş bildirgesi verilmesi yeterli olmayıp, çalışma olgusunun varlığının zorunlu olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Dahili davalı ... ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. vekili, dava dilekçesinde davacının ... ilçesi ... hattında çalışmaya başladığını belirttiğini, ... hattı ile ifade edilmek istenen telefon hattı olup, telefon hattı ile ilgili çalışmaların tamamının ... A.Ş. nezdinde olduğunu, 4000 sayılı Kanun uyarınca 18.06.1994 tarihinden itibaren ... ve Telgraf Tesis İşletmesine ilişkin hizmetlerin ... İşletmesi Genel Müdürlüğü'nce ve telekomünikasyon hizmetleri ise ... A.Ş. tarafından yürütülmeye başlandığını, davacının ... A.Ş. alt yapı işinde çalıştığını, davanın ... A.Ş.'ye yöneltilmesi gerektiğini beyanla, müvekkili yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"- Davanın reddine" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
" 1-) ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 31.05.2018 tarih, 2015/340 Esas ve 2018/371 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, verilen hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1) Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu tür aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği ortadır. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
01.10.2011 günü yürürlüğe girerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taraf ehliyeti” başlığını taşıyan 50’inci maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilmiştir. Buna göre taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Medeni hukuktaki haklara ve borçlara sahip olma ehliyeti hak ehliyetini oluşturmakta, gerçek ve tüzel kişiler bakımından geçerli olmaktadır. Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan ve ya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, Mahkemece, yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, 12.07.1976 tarihli işe giriş bildirgesinde işyerinin 86908 sicil numaralı "... Boya Kimya San. ve Tic. A.Ş." olduğu, işyerinin 01.01.1976 tarihinde bir gün süreyle 506 sayılı Kanun kapsamında bulunduğu, davalı işyerlerinde davacıya ait kayıt bulunmadığı anlaşılmakla; Mahkemece, işe giriş bildirgesinde belirtilen işverene HMK 124. maddesi uyarınca usulüne uygun husumet yöneltilmesi için davacıya süre verilip taraf teşkili sağlanmalı, davalılar ile işe giriş bildirgesinde adı geçen işveren arasında ihale ya da sözleşmeler olup olmadığı araştırılarak asıl-alt işveren ilişkisi kurulup kurulmadığı belirlendikten sonra uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre fiili çalışma olgusunun varlığı belirlenmeli, yaşlılık aylığı şartlarının oluşup oluşmadığı da değerlendirilerek karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.