Esas No: 2022/1337
Karar No: 2022/5162
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1337 Esas 2022/5162 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
İş Mahkemesi'nde görülen bir dava, hizmet tespiti isteği üzerine karara bağlanmış ancak davalılar SGK, ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme kararı bozulmuş ve davanın kabulüne ilişkin hüküm adı geçen nedenlerle bozulmuştur. Davacının çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmediği ve gerekli araştırmalar yapıldığına dikkat çekilmiştir. Kanunen, sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler işveren kabul edilirken, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. (506 sayılı Kanun'un 2. maddesi) Dava ise 506 sayılı Kanun'un 79/10. maddesine dayandırılmıştır. Bu madde, sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisini göz önünde bulundurarak sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalarda kamusal bir duyarlılık gerektiği vurgulanmıştır. Kanunda belirtilen hükümlere uyulmadığı takdirde mahkeme kararları usul ve yasaya aykırı olabilir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan SGK, ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. Maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Mülga 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Mülga 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.
Eldeki davada, davacı, davalıların ikamet ettiği apartmanda 15.07.1994-01.08.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kabulü ile davacının ... Apartmanı ünvanlı işyerinde belirtilen tarihlerde çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, öncelikle, talep konusu dönem içerisinde apartmanda malik sıfatına sahip olan kişiler eksiksiz tespit edilip, işverenler belirlenmeli ve davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Kabule göre de, mahkemece re'sen araştırma ilkesi doğrultusunda öncelikle davacının hangi tarihten itibaren davalı apartmanda görevini ifa ettiği ve davacının tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı mı çalıştığı hususu irdelenmeli; çekişme konusu dönem yönünden bunun başlangıç ve sona erme tarihi belirlenmeli, bu amaçla apartmanın gelir gider ve karar defteri getirtilmeli, ödemenin ne şekilde yapıldığı sorularak, buna dair kayıt bulunup bulunmadığı araştırılmalı, tarafların gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, civar apartmanlarda uzun yıllar oturan komşu ya da yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar diğer apartmanların kapıcıları ve yöneticileriyle, komşu işyeri işleten ve çalışanları ile davacının bu çalışmalarını bilebilecek durumda olan mahalle muhtarı veya azaları tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalı, bununla birlikte davacının tüm mesainin apartmana hasredilip hasredilmediği, davacının yaptığı işin apartmanda periyodik olarak hangi sıklıkta (saat/gün/ay) yapıldığı ve bunun için ne kadar zaman harcandığı araştırılmalı, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan, işyerinin kapsamı araştırılmalı, davacının faaliyeti kapsamında hangi işleri yaptığı, çalışmanın kısmi zamanlı olduğu anlaşıldığı takdirde bu kez günde kaç saat hizmet verildiği, haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenmeli, sonrasında 7,5 saatlik çalışmanın 1 iş gününe karşılık geldiği nazara alınarak hüküm altına alınması gereken aylık çalışma süresi belirlenmelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.2010 gün ve 2010/21-230 Esas - 2010/266 Karar, 29.04.2011 gün ve 2011/21-130 Esas - 2011/256 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan SGK, ..., ... ve ... tarafından bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, 07.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.