Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5841
Karar No: 2020/1530
Karar Tarihi: 09.03.2020

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/5841 Esas 2020/1530 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2019/5841 E.  ,  2020/1530 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ...İş Mahkemesi

    TÜRK MİLLETİ ADINA



    K A R A R
    A) Davacı İstemi:
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 74.519,12 TL’ye artırmıştır.
    B) Davalı Cevabı:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu iş kazasının oluşumunda işverenin kusurunun bulunmadığını ve istenilen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    İlk derece mahkemesince verilen 06/07/2017 tarihli ilk kararın, Bölge Adliye Mahkemesinin13/03/2018 tarihli kararıyla kaldırılması üzerine yapılan yargılama neticesinde verilen iş bu temyize konu kararda, davanın kısmen kabulü ile, 72.469,94 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/05/2009"den itibaren yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
    İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince Esastan Reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    E) Temyiz Nedenleri:
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, müvekkiline verilen kusur oranının hatalı olduğunu, iş sağlığı ve güvenliği kapsamında eğitim verildiğini, tüm güvenlik önlemleri alındığını, davacının kusurlu olduğunu, müvekkile %60 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, davacının tedavisi ile ilgili tüm masraflar karşılandığını, yol paralarının ödendiğini ve gerekli masrafların kendisine yapıldığını, iş göremezlik oranından kendisine gelir bağlandığını bu nedenle maddi kaybı olmadığını, manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    A-Davalı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırının karar tarihi itibariyle 58.800,00 TL olduğu, yerel mahkemece davacı lehine 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, yerel mahkeme kararının taraf vekilleri vekili tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davalı istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise maddi tazminat yönünden kabulü ile, yeniden esas hakkında kurulan hükümde, manevi tazminat istemi yönünden aynı miktarda manevi tazminata karar verildiği ve iş bu kararın anılan davalı vekilince temyize getirildiği dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
    O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı lehine hükmedilen manevi tazminat yönünden temyiz kabiliyeti olmayıp, davalı vekilinin temyiz itirazlarının H.M.K."nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİNLİKTEN REDDİNE, karar vermek gerekmiştir.
    B- Davalı vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise:
    1- Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici nedenlerle, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, 27/05/2009 tarihli iş kazasında sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davacının, davalıya ait işyerinde çalışırken, olay günü kıyma makinesi içindeki burgunun yerine oturmadığını fark etmesi üzerine eliyle makineye müdahalesi esnasında, makinenin davacının elini kapması neticesinde davacının elinden yaralanarak iş kazası geçirdiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan kusur raporuna göre iş kazasının gerçekleşmesinde %60 oranında davalının, %40 oranında ise davacının kusuru olduğu sabittir. Sürekli iş göremezlik oranın tespiti için SGK Sağlık Kurulu ve Yüksek Sağlık Kurulundan alınan raporlarda, davacının sürekli iş göremezlik oranı %18,2 olarak tespit edilmişken, davacının bu orana ilişkin itirazı olmadığını 18/02/2014 tarihli celsede beyan ettiği; davalının itirazı üzerine ise önce Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan raporda %15,2 ve devamla Genel Kuruldan alınan raporda ise davacının %21 oranında sürekli iş göremez durumda olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Hesap bilirkişiden alınan 05/09/2016 tarihli raporda %18,2 oranındaki sürekli iş göremezlik oranı üzerinden davacının maddi tazminat alacağının asgari ücret dikkate alınarak 45.279,55 TL olarak hesap edilmişken, davalının bu hesaba itirazda bulunduğu, davacı vekilinin ise 05/10/2016 havaleli dilekçesiyle davalının itirazının reddini talep ettiği, hesap bilirkişiden alınan 22/03/2017 tarihli raporda asgari ücretin 1,22 katı üzerinden ve %21 oranındaki sürekli iş göremezlik oranı dikkate alınarak maddi tazminat alacağının 74.519,12 TL olarak hesap edildiği, davacı vekilinin bu rapora göre maddi tazminat talebini ıslah ettiği, mahkemece verilen 06/07/2017 tarihli ilk kararda maddi tazminat yönünden bu miktara hükmedilmiş ise de; Bölge Adliye Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli kararında davacının %21 oranındaki sürekli iş göremezliği için iş kazası sigorta kolundan bağlanması gereken gelirin ilk peşin sermaye değerinin sorulması, ve rücuya tabi kısmının önceden hesaplanan tazminat alacağından tenzil edilmesi gerektiğine işaret edilmesi üzerine, hesap bilirkişiden alınan 24/01/2019 tarihli raporla %21 oranındaki sürekli iş göremezlik oranı üzerinden hesap edilen farazi gelir hesap edilerek, rücuya kabil kısmının tazminat alacağından tenzil edilmesi üzerine davacının maddi tazminat alacağının 72.469,94 TL olarak hesap edildiği, mahkemece iş bu temyize konu kararda bu miktara itibar edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda usuli kazanılmış hak ve taraflarca getirilme ilkesi üzerinde durulması gerektiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtelim ki, gerek 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununda, gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Konu, yargı içtihatları ile gelişmiştir.
    Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka “usuli kazanılmış hak” denilir.
    09/05/1960 gün ve 21 Esas- 9 Karar ile 04/02/1959 gün ve 13 Esas- 5 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gerekçelerinde de açıkça işaret olunduğu üzere, Mahkemenin bir ara kararıyla taraflardan biri yararına usulî kazanılmış hak doğmuş ise, mahkemenin artık bu ara kararından dönmesine yasal olanak yoktur. Çünkü usule ait kazanılmış hak müessesesi, usul yasasının dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir.
    Bu cümleden olarak 6100 sayılı HMK’da Yargılamaya Hakim Olan İlkeler altında “Taraflarca Getirilme İlkesine” düzenleme altına alınmış olup, kanunun 25.maddesinde kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı düzenlenmiştir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde davacı vekilinin müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının %18,2 olarak tespitine ilişkin Yüksek Sağlık Kurulu kararına itirazının olmadığını beyan etmesi ile bu oran üzerinden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu oran üzerinden alınan 05/09/2016 tarihli hesap bilirkişi raporuna göre de davacının maddi tazminat alacağının 45.279,55 TL olarak belirlendiği ve davacı vekilinin bu rapora ilişkin davalı vekili itirazlarının da reddini talep ettiği dikkate alındığında maddi tazminat tavanının iş bu hesap raporunda belirtilen miktar kadar olduğu açıktır.
    O halde mahkemece yapılacak iş, davacının maddi tazminat istemi ile ilgili olarak davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar kapsamında 05/09/2016 tarihli hesap bilirkişi raporunda belirtilen 45.279,55 TL’ye hükmedilmesinden ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi