17. Ceza Dairesi 2019/10166 E. , 2019/11113 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
Sanık ..."ın, müştekilere yönelik hırsızlık suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-a, 143, 35 ve 62/1. maddeleri uyarınca dört kez 11 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve anılan Kanun"un 51. maddesi gereğince hapis cezalarının ertelenmesine dair Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/12/2010 tarih, 2009/1140 Esas ve 2010/797 Karar sayılı kararlarının kesinleşmesini müteakip, söz konusu kararlara karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 05/07/2019 tarihli ve 94660652-105-54-6973-2019-KYB sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının 17/07/2019 tarihli ve 2019/74127 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, sanığa verilen hapis cezasının aynen infazına ilişkin Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarih, 2009/1140 Esas ve 2010/797 sayılı ek kararının, anılan Mahkemenin 02/12/2010 tarihli ilk kararının kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 10/01/2019 tarih, 2018/5522 Esas ve 2019/432 sayılı ilâmında açıklandığı üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 51/3. maddesinin, "Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz." şeklinde olduğu, sanık hakkında hırsızlık suçlarından dört kez 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezalarının ertelenmesine karar verildiği halde 5237 sayılı Kanun"un 51/3. maddesi gereğince bir denetim süresi belirlenmemesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nin 51. maddesinin 3. fıkrasında “Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı mahkum olunan ceza süresinden az olamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.05.2010 tarihli ve 4/87-112 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili olup; cezalar da 5237 sayılı TCK’nin 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir.Bu nedenle ertelemenin yasal sonucu olmasından ötürü zorunlu olarak hükmedilmesi gereken “Denetim süresi”ne ilişkin hataların, infaz aşamasında ve 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzeltilmesi mümkün olduğundan, bu husus “Aleyhe değiştirme yasağına” konu oluşturmayacaktır.
Ayrıca kanun yararına bozma yoluna başvurulması için hukuka aykırılığın başka bir yol ile giderilmesine imkan bulunmaması gereklidir. Hukuka aykırılığın olağan kanun yolları ile denetlenip giderilmesi imkanının bulunması durumunda kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır.
5275 sayılı İnfaz Kanunu"nun “Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama” başlıklı 98. maddesinde; “Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun"un 101. maddesinde de duruşma yapılmaksızın verilecek bu kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere, denetim süresinin mahkûmiyetin yasal sonucu olması ve kazanılmış hakka konu olmaması ayrıca yasa gereği uygulanması gereken asgari süre olan 1 yıllık denetim süresi dolmadan yeni bir suç işlenmesi nedeniyle, aynen infaz yönünden ihbarda bulunulması ve Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ek kararıyla, hükümlerin ayrı ayrı aynen infazına karar verilmesi karşısında, denetim sürenin belirlenmemiş olmasının sonuca etkili olmadığı değerlendirilerek, bu hususa yönelik talebin kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
İnceleme konusu somut olayda:
Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/12/2010 tarih, 2009/1140 Esas ve 2010/797 Karar sayılı ilamı ile sanık ..."ın, müştekilere karşı işlediği hırsızlık suçlarından Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-a, 143, 35 ve 62/1. maddeleri uyarınca dört kez 11 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve anılan Kanun"un 51. maddesi gereğince hapis cezalarının ertelenmesine hükmedildiği fakat anılan hükümlerde TCK’nun 51/3. maddesi uyarınca ertelenen hapis cezaları yönünden denetim sürelerinin belirlenmediği, sanığın yüzüne karşı verilen bu hükümlerin temyiz edilmeden 13.01.2011 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştikleri, 02.05.2011 tarihinde işlenen yeni suç nedeniyle, aynen infaz yönünden ihbarda bulunulması üzerine Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.02.2019 tarih, 2009/1140 Esas ve 2010/797 Karar sayılı ek kararıyla, hükümlerin ayrı ayrı aynen infazına karar verildiği anlaşılmakla;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.05.2010 tarihli ve 4/87-112 sayılı kararı göz önüne alındığında, denetim süresinin mahkûmiyetin yasal sonucu olması ve yasa gereği uygulanması gereken asgari süre olan 1 yıllık denetim süresi dolmadan yeni bir suç işlenmesi nedeniyle, aynen infaz yönünden ihbarda bulunulması ve Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ek kararıyla, hükümlerin ayrı ayrı aynen infazına karar verilmesi karşısında, denetim süresinin belirlenmemiş olmasının sonuca etkili olmadığı değerlendirilerek, kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, açıklanan nedenlerle, anılan hususa yönelik Kanun Yararına Bozma isteminin REDDİNE, 24/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.