20. Hukuk Dairesi 2016/7795 E. , 2018/2070 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi vekili 15/05/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; sınırlarını ekli krokide gösterdiği 23000 m2 tapusuz taşınmazda yararına eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının oluştuğunu ileri sürerek taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davalı ... Tüzel kişiliği yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davalılar Hazine ve ... yönünden davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile davaya konu ...../Köyünde bulunan taşınmazın fen bilirkişisinin 10/03/2015 tarihli ek raporuna ekli krokide (A2) harfi ile gösterilen 6.683.64 m²"lik kısmının davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713. maddesi uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede arazi kadastrosu 1973 yılında yapılmış, taşınmaz tescil harici bırakılmış, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 1992 yılında yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, davanın tescil davası niteliğinde olmasına göre mahkemece taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması doğru değildir ve 6100 sayılı HMK’nın 371/1-b maddesi uyarınca “bozma sebebi” olarak düzenlenmiştir. Şöyle ki;
6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
.....
1).....illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2.... sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, davalı köyün 6360 sayılı Kanun gereğince köy tüzel kişiliği ortadan kalkmış ve Hendek ilçesinin mahallesi haline gelmiştir. Taraf sıfatı kalmayan köyün yerine katıldığı ilçenin belediyesi olan .... davaya dahil edilmekle birlikte, .....i sınırlarının il mülki sınırı haline gelmesi nedeniyle Sakarya Büyükşehir Belediyesinin ilgili kamu tüzel kişisi sıfatıyla davada taraf olarak yer alması gerekli olacağından, 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, kısa kararda çekişmeli taşınmazın 10/03/2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A1) harfi ile gösterilen 2783,42 m2’lik bölümünün davacı adına tesciline karar verildiği halde, gerekçeli kararda çekişmeli taşınmazın anılan fen bilirkişi raporunda (A2) harfi ile gösterilen 6.683,64 m2’lik bölümünün davacı adına tesciline denilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşması, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde taşınmazın hangi nitelikte tescil edileceğinin belirtilmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA 21/03/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.