Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/11627
Karar No: 2021/14426
Karar Tarihi: 25.11.2021

Kasten öldürme - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2021/11627 Esas 2021/14426 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2021/11627 E.  ,  2021/14426 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SUÇ : Kasten öldürme
    HÜKÜM : 1) İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/07/2019
    tarih, 2018/572 Esas ve 2019/329 Karar sayılı kararı
    ile; sanık hakkında; maktule karşı kasten öldürme
    suçundan, TCK"nin 81/1, 29, 62, 53, 63. maddeleri
    uyarınca 10 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine,
    2) İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza
    Dairesinin 21/02/2020 tarih, 2020/181 (E) 2020/348
    (K) sayılı "İstinaf talebinin esastan reddine" dair
    kararı.


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Dairemizin 27/04/2021 tarih, 2020/3041 Esas ve 2021/7751 Karar sayılı kararıyla sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına ilişkin ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 22/09/2021 tarih, 2021/477 sayılı itiraznamesi ile,
    Sanık hakkında maktule yönelik kasten öldürme suçundan TCK"nin 81/1, 29, 62, 53. maddeleri gereğince 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan hükme yönelik olarak sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 21/02/2020 tarih, 2020/181 Esas ve 2020/348 Karar sayılı kararının, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 27/04/2021 tarih, 2020/3041 Esas ve 2021/7751 Karar sayılı temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükümlerin onanmasına oy çokluğu ile karar verildiği,
    Dairemizin temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması yönündeki kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 22/09/2021 tarihinde "sanığın eylemini meşru savunma koşulları altında gerçekleştirdiği, TCK"nin 25/1 ve CMK"nin 223/2-d maddeleri uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiği nedeniyle bozma kararı verilmesi gerektiği" gerekçe gösterilmek suretiyle itiraz yoluna başvurulduğu anlaşılmakla,
    05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesine eklenen 2 ve 3. bentler ile aynı Kanun"un 101. maddesi gereğince dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dairemizce verilen sanık yönünden temyiz isteminin esastan reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden, Üye ... ve Üye ..."in sanık hakkında TCK’nin 25/1 ve CMK’nin 223/2-d maddeleri uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin karşı oyları ve oy çokluğuyla İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25/11/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.
    KARŞI OY:
    Sanık ..."in maktul ..."u kasten öldürdüğü sübuta eren olayda Yerel Mahkemece sanığın haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına dair kararına yönelen istinaf başvurularının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza tarafından esastan reddedildiği, bu kararın temyizi üzerine de anılan kararın Dairemiz çoğunluğu tarafından onanmasına dair kararına, sanığın TCK"nin 25/1. maddede düzenlenen meşru müdafaa koşulları altında atılı suçu işlediğinden CMK"nin 223/2-d maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile katılmıyoruz.
    Şöyle ki;
    Maktul ...’ın cezaevinde infaz koruma memuru olarak çalışan eşi ... ile aynı cezaevinde jandarma astsubay olarak görev yapan sanık ... arasında zamanla cinsel boyuta varan bir yakınlaşma meydana geldiği, eşinin hareket ve tavırlarındaki farklılıktan şüphelenen maktul ...’ın olaydan önceki gece ..."in cep telefonundaki mesajları incelediği ve eşi ile sanık arasındaki ilişkiyi belirlediği, aynı gece maktul ... ve eşi ..."in sabaha kadar tartıştıkları, sadakatsizliği kabul etmeyen ..."in, olay günü eşi ile sanığı yüzleştirmek için sanığın servise bineceğini bildiği yere maktulü götürdüğü, yüzleştirme esnasında polis memuru olan maktulün sanığı, astsubay olan sanığın ise maktulü ateşli silah ile yaraladığı, yaralama neticesinde maktulün öldüğü, ölümcül vücut bölgesinden hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanan sanığın ise ameliyat ile yaşama döndürüldüğü olayda; maktulün olay yerine gittiği andan itibaren gerçekleşen fiillerin büyük kısmı 5 dakikalık kamera kayıtlarında görülmekte olup, net olarak izlenebilmiştir.
    Mahkemenin kabulüne esas alınan, tarafımızca da izlenen kamera kayıtlarına göre oluş şöyledir; Maktulün aracından indikten sonra sanığın yanına gidip, onunla konuşmaya ve tartışmaya başladığı, sanığın cep telefonunu çıkararak maktule birşeyler gösterdiği ve telefonunu cebine koyduğu, devam eden tartışma sırasında sanık ikna etmeye çalıştığı halde ikna olmayan maktulün araç içerisinde oturan eşi ..."i el işareti yaparak yanlarına çağırdığı, ...’in geldiği sırada polis memuru olup silah konusunda eğitim almış olan maktulün belindeki tabancayı çekerek önce sanığa birkaç el sıkmaya çalıştığı, ancak araya eşi ..."in girmesi üzerine ..."in kolundan vurularak yaralanıp yere düştüğü ve sonra kalkarak oradan uzaklaştığı, maktulün silahıyla sanığa doğru sıkmaya devam ettiği, bu esnada sanığın belindeki silahı çektiği, ancak elinden yere düşürdüğü, maktulün yere düşen silaha tekme atarak uzaklaştırdığı ve yine tabancasını doğrulttuğu, mücadele devam ederken tarafların görüntü alanına girdikleri, taraflar yine kavga ederken sanık altta, maktul üstte kalacak şekilde ellerinde silahlar olduğu halde yere düştükleri, maktulün silahının yere düşme sırasında altta kalan sanığın altında kaldığı, maktulün sanığın altındaki silahı almaya ve sanığa ateş etmeye çalıştığı, ancak bir iki kez denediği halde sıkamadığı, sanığın da bunun üzerine elindeki silahla ateş ederek maktulü öldürdüğü anlaşılmaktadır.
    Mahkeme gerekçesinde; maktulün sanığı hedef gözeterek ateş etmeye çalışıp silahın ateş almadığını, silahın emniyetini açıp ikinci kez ateş etmeye çalışıp edemediğini, sonrasında araya giren ...’i vurduğunu, arbede sırasında yere düşen silahı almaya yöneldiğini kabul etmesine rağmen, "maktul silahı yerden almasından sonra ilk ateş edenin sanık olduğu, sanık ateş ettikten sonra maktulün sanığa ateş ettiği, bu haliyle sanığın maktulün silahı tutukluk yapması nedeniyle ateş edemediği ve sanığın silahının yere düşmesi nedeniyle maktulün eylemini bitirecek iken sanığın silahı yerden almaya çalışıp ilk atışı yaptığı, bu nedenle sanığın eyleminin meşru müdafaa sınırları içinde kalamayacağı” kabul edilmiş ise de bu kabul ve gerekçe yasal dayanaktan yoksundur. Öncelikle maktulün sanığın yaşam hakkına yönelen eylemindeki kararlılığı izlenen kayıttan çok net anlaşılmaktadır. Sanığın silahı
    almaması halinde maktulün eylemine son vereceğine dair bir delil ise dosya arasında bulunmamaktadır. TCK’nin 25. maddesinin birinci fıkrasında yaşam hakkına yönelik gerçekleşen bir eylem ile birlikte, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan bir eylem de meşru savunma şartlarını oluşturabilir. Kaldı ki somut olayda, halen gerçekleşen bir eylem söz konusudur.
    TCK’nin "Meşru Savunma" başlıklı 25/1. maddesinde yer alan; "Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." şeklindeki düzenleme ile meşru savunma koşulları altında bulunan faile Mahkemece ceza verilmemesi öngörülmüştür.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına göre, TCK’nin 25/1. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle de eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    1- Saldırıya ilişkin şartlar:
    a) Bir saldırı bulunmalıdır.
    b) Bu saldırı haksız olmalıdır.
    c) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
    d) Saldırı ile savunma eşzamanlı bulunmalıdır.
    2- Savunmaya ilişkin şartlar:
    a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
    b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
    c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
    Yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, temyiz davasına konu olan olayın oluşuna neden olan, maktulün resmi nikâhlı eşi olan ... ile sanık ...’ın duygusal boyutu aştığı değerlendirilen hareketlerinin varlığı, maktulün gerek ...’a gerekse ...’e karşı gerçekleştirdiği eylemlerde hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması sonucunu doğuracaktır. Ancak maktulün bu çerçevede haklı zeminde olması, kendisine ...’ı öldürme hakkı vermeyecektir. Nitekim Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin 08.04.2004 tarihli, 2004/81 E. 2004/1248 K. ve 24.03.2014 tarihli, 2013/6135 E. 2014/1791 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere haksız söz ve davranışı nedeniyle olaya neden olduğu anlaşılmasına rağmen meşru savunma (nefsini savunma zarureti) altında kalarak eylemini gerçekleştiren sanık TCK’nin 25/1. maddesi koşulları altında hareket etmiştir.
    Somut olayda, maktul, silahını çekerek hedef gözetip birden çok defa yakın mesafeden ateş ederek sanık ...’ı öldürmek istemiş, bu şekilde sanık ...’ı meşru savunma durumuna düşürecek haksız bir saldırı gerçekleştirmiş, sanık ...’da kendisinin yaşam hakkına yönelen ve devam eden saldırıya TCK’nin 25/1. maddesindeki koşullar içerisinde karşılık vererek maktulü öldürmüştür. Başka bir ifadeyle, kendisine yönelen ve halen devam eden haksız saldırıyı, saldırı ile orantılı biçimde defetme zorunluluğu ile eylemini meşru savunma koşulları altında gerçekleştirdiği kabul edilerek sanık ...’ın TCK’nin 25/1 ve CMK’nin 223/2-d maddeleri uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi