Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4619
Karar No: 2016/379
Karar Tarihi: 20.01.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/4619 Esas 2016/379 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Dava, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalayan davalılara karşı başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesi talebiyle açılmıştır. Davalılar, borcun doğumundan önce hisselerini devrettiklerini ve borcu kabul etmediklerini belirterek, davanın reddini ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkeme, yapılan yargılamada toplanan delilleri ve bilirkişi raporunu benimseyerek davanın reddine karar vermiştir. Ancak, bilirkişi raporunun yeterli olmadığı gerekçesiyle dosyanın uzman bir bilirkişi veya 3 kişilik heyete gönderilerek ayrıntılı bir rapor alınması ve delillerin değerlendirilmesinden sonra bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, Türk Borçlar Kanunu'nun kefalet ile ilgili maddeleri değinilmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2015/4619 E.  ,  2016/379 K.
"İçtihat Metni"


DAVACI : ..
DAVALILAR : ..

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili .."nın geldiği, karşı taraftan kimsenin gelmediği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu .. arasında imzalanan.. tarihli 3 adet genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalayan davalı kefillere karşı başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin dava konusu borcun doğumundan önce dava dışı asıl borçlu şirketteki hisselerini devrettiklerini, hisse devir tarihi itibariyle asıl borçlu şirketin ve müvekkillerinin herhangi bir borcu bulunmadığını, bu durumun ticaret sicil gazetesinde yayımlandığını, müvekkillerinin kendilerine keşide edilen Salihli 3. Noterliğinin .. tarihli ihtarına itiraz ederek borcu kabul etmediklerini bildirdiklerini, davacı bankanın şirketin yeni hissedarlarından senetler aldığı gibi kredi sözleşmelerine de imzalarını aldığını ileri sürerek davanın reddi ile müvekkilleri lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıların yalnızca ..tarihli genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, ancak bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredinin kapatılmış olduğu, .. tarihli sözleşmede davalılardan .... hariç, diğer davalıların imzalarının bulunmadığı, bu nedenle davalılar.. lik kredi borcundan sorumlu olmadıkları, davalı...."ın.. tarihli sözleşmede imzası bulunmakta ise de söz konusu sözleşmeye istinaden kullandırılmış kredinin dosyaya sunulan .. dönemi hesap ekstrelerine göre bu dönem itibariyle kapatılmış olduğu, anılan davalının .. tarihli kredi sözleşmesinde imzası bulunmadığından tespit edilen .. lik kredi borcundan sorumlu olmadığı, sonuç olarak kefillerin imzalarını taşıyan sözleşmeler ile kullandırılan kredilerin geri ödendiğini ve yeni bir sözleşme ile yeniden kredi verildiğini ve bu sözleşmede kefillerin imzaları bulunmadığından kefillerin yeni kredi sözleşmesi ile kullandırılan krediden sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın ve davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından tazminatın reddine karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.




Dosyada.. tarihli 3 ayrı genel kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Davalılar 2005 tarihli genel kredi sözleşmesini müşterek-müteselsil kefil olarak birlikte imzalamışlardır. 2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde.."ın müteselsil kefaleti mevcut olup, diğer davalıların bu sözleşmede kefaletleri yer almamaktadır. .. tarihli genel kredi sözleşmesinde ise davalılardan hiçbirinin kefaleti yoktur.
Bu durumda uyuşmazlığın çözümlenmesi açısından dava konusu kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırılmış olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Zira, kredinin davalıların kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmelerine dayanılarak kullandırıldığının saptanması halinde cari hesap şeklinde işleyen genel kredi sözleşmesinde borcun bir şekilde sıfırlanmış olması kefaletin sona ermesini gerektirmediğinden aynı sözleşme çerçevesinde yeniden kredi kullandırılması halinde kefil ya da kefillerin kefalet limiti ve kendi temerrüdlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olmak kaydıyla sorumlu olduklarının kabulü gerekecektir. Ancak dava konusu kredinin, davalıların kefaletlerinin bulunmadığı kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılmış olduğunun saptanması halinde ise davalıların sorumluluğundan söz edilemeyecektir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu dosyaya sunulan hesap ekstreleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenmiş olup yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde yeterli incelemeyi içermediğinden ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmadığından bu rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bir bilirkişi ya da 3 kişiden oluşan bilirkişi heyetine banka kayıtları üzerinde yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde inceleme yaptırılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen ..duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 20/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi