
Esas No: 2022/1939
Karar No: 2022/4595
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1939 Esas 2022/4595 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1939 E. , 2022/4595 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
No : 2020/1179-2020/1943
İlk Derece
Mahkemesi : ... 22. İş Mahkemesi
No : 2018/494-2020/76
Dava, davacının esnaf Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum avukatınca istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine; ek karar ile de davalı Kurum vekilinin temyiz talebinin süreden reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen ek kararın ve kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum avukatı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, Bağ-Kur işe giriş bildirgesi ile sigorta başlangıcının yapıldığını, 01/01/1991-14/09/1991 ve 01/05/1993-01/05/1993 tarihleri arasında Hocapaşa Vergi Dairesi'ne kayıtlı olarak mükellefiyetini sürdürdüğünü, bu tarihler arasında kendi nam ve hesabına faaliyet yürüttüğünü, 1479 sayılı Yasanın 3165 sayılı Kanun ile değişik kanun hükümleri gereğince vergi kaydının başlangıç tarihinin zorunlu sigortalı olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum,yasal dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz olan davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“Davanın kabulüne, davacının 01/01/1991-14/09/1991, 01/05/1993-14/09/1993, 07/10/1997-30/12/2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine,” dair hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince; Davalının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321. maddesinin 2. fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.
Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.
Davanın tümden kabulü ya da reddi söz konusu olsa bile tarafların kararın gerekçesini temyiz etmekte hukuki yararları bulunabileceğinden, bu gibi durumlarda bile gerekçeli kararın yöntemince taraflara tebliği zorunludur.
Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda; Bölge Adliye Mahkemesince, her ne kadar 18.03.2021 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmiş ise de, 30.09.2020 tarihinde istifa ettiği anlaşılan Kurum vekiline istifa ettiği tarihten sonra gerekçeli kararın tebliğinin 16.01.2021 tarihinde yapıldığı, yeni vekile yapılan tebligat doğrultusunda ise Kurum vekilince süresinde 18.03.2021 tarihinde temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında; temyiz talebin süresinde olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesinşn, temyiz talebinin süreden redde ilişkin Ek kararının kaldırılmasına,
2-Davacı, vergi kayıtlarına istinaden 01.01.1991-14.09.1991, 01.05.1993-14.09.1993, 07.10.1997-30.12.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitini istemiş, Mahkemece, belirtilen 01.01.1991-14.09.1991 ile 01.05.1993-14.09.1993 tarihler aralıklarına ait pirim borcunun hesaplanarak, hesaplanan borcunun bir yıl içinde ödenmesine ilişkin evrakın davacıya tebliğ edildiğine dair evrakın dosya içinde mevcut olmaması nedeni ile ilgili SGM'ye müzekker yazılarak borç bildiriminin davacıya yapıldığına dair tebliğ evrakının gönderilmesi istenmiş, ancak Cağaloğlu SGM 22/10/2019 tarihli cevabi yazsında bir önceki yazıyı tekrarlamakla yetinmiş, tebliğe dair evrak göndermediği gibi açıklama da yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği; Bölge Adliye mahkemesince de; borçlanma bildiriminin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin belgenin Kurum tarafından mahkemeye sunulamadığı, davacının süresinde borçlanma talebinde bulunmuş olması nedeni ile vergi kaydı olan dönemlerde Bağ-kur sigortalısı sayılmasının mümkün olduğu ve bu doğrultuda mahkeme kararının yerinde olduğundan bahisle başvurunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizce verilen geri çevirme kararı doğrultusunda, davalı kurumun 03.02.2022 tarihli cevabi yazısından, davacı sigortalının 04.09.2003 tarihli vergi borçlanması talebine 07.01.2004 tarihli tebliğ işleminin yapıldığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamına göre; davacının 01.01.1991-14.09.1991, 01.05.1993-14.09.1993, 07.10.1997-30.12.2000 tarihleri arası vergi kaydının bulunduğu, 26.08.2003 tarihli giriş bildirgesine istinaden 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı, davacının 04.09.2003 tarihli müracaatı ile borçlanma talebinde bulunduğu, kurum tarafından 8.171.081,078 TL borçlanma bedelinin 1 yıl içinde ödenmesi halinde borçlanılan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceğinin bildirildiği, 07.01.2004 tarihli tebliğ işleminin yapıldığı ve davacı tarafından yasal süresi içerisinde ödemenin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve 4956 sayılı Yasa ile eklenen 1479 sayılı Yasanın geçici 18. maddesi olup, anılan Yasanın geçici 18.maddesi; “Sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49. ve ek 15. maddelerine göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağını yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir” hükmünü getirmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının borçlanma bedelini yasal süresi içerisinde ödemediğinin anlaşılması karşısında davanın reddine dair hüküm tesis edilmesi gerekirken, verilen kabul kararı hatalı olup bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.