Esas No: 2022/1310
Karar No: 2022/4554
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1310 Esas 2022/4554 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1310 E. , 2022/4554 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : ... Anadolu 20. İş Mahkemesi
Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, yaşlılık aylığı tahsisi ve aylıkların yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, dair verilen karara karşı davacı ve davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılması ile davanın kısmen kabulüne, davacının 3 yıl 10 ay 15 günlük fiili hizmet zammı süresinin tamamının yaş haddinden indirilmesi gerektiğinin tespitine, fazla talebin reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin emekli sandığına tabi olarak geçen hizmetlerine ilişkin fiili hizmet zammı süresinin, 5434 sayılı Kanuna göre hem hizmet başlangıcından hem emeklilik yaşından indirilmesi gerektiği halde davalı Kurum tarafından başvuru üzerine verilen cevap kapsamında müvekkilinin emeklilik yaşının 51 olarak bildirildiği ileri sürülerek bu yöndeki kurum işleminin iptali ile müvekkilinin fiili hizmet süresi zammının yaş ve hizmet başlangıcından geriye götürülerek emeklilik tarihinin 11.05.2018 günü olarak tespiti ile 26.06.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak emekli aylığının faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davacının SSK statüsünden emekli olacak olması nedeni ile emekli sandığı statüsünde geçen hizmetlerine ilişkin fiili hizmet zammı süresinin yaşı etkilemesinin mümkün olmadığı, bunun sadece emekli sandığından emekli olacaklara özgü bir uygulama olduğu, bu nedenle de müvekkili Kurum tarafından yapılan işlemin yerinde olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, tüm dosya kapsamından, toplanan delillerden, dosya kapsamıyla uyumlu bilirkişi raporundan, Davanın kabulü ile, davacının 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa tabi geçen hizmetleri için uygulanması gereken 3 yıl, 10 ay, 15 günlük fiili hizmet süresi zammının sigortalılık başlangıç tarihinden ve yaş haddinden düşülmesi gerektiğinin tespitine bağlı olarak davacının 4/1-a statüsünden 11/05/2018 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığının ve buna bağlı olarak davacının tahsis başvurusunu takip eden 01/07/2018 tarihi itibariyle 4/1-a statüsünden aylık bağlanması gerektiğinin tespitine dair hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, 506 sayılı Kanun’un Ek 39’uncu maddesinde “Ek 5 ve Ek 6 maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun’un 60 ve Geçici 81’inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirileceğe” düzenlenmiştir.
5434 sayılı Kanun’da “itibari hizmet” kavramına yer verilmiştir. Ne var ki; anılan Kanun’un 35 ve devamı maddelerinde düzenlenen “itibari hizmet” 506 sayılı Kanun sistematiğindeki “itibari hizmetten farklıdır. Zira 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresi, hem sigortalılık süresini uzatmakta hem de yaşlılık aylığı oranını yükseltmektedir. 5434 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresi ise, yalnızca emekli aylığı oranını yükseltmektedir.
Ancak, 5434 sayılı Kanun’da bir de “fiili hizmet zammı” kavramına yer verilmiş olup, 5434 sayılı Kanun’un 33, 34 ve 205’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu fiili hizmet zammı; hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırmakta ve yaş haddinden indirim sağlamaktadır. Bu nitelikleri nazara alındığında 5434 sayılı Kanundaki fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanundaki itibari hizmetin karşılığı olduğu, buna bağlı olarak da; 5434 sayılı Kanun fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetlerle birleştirilmeleri durumunda sigortalılık süresine eklenmesi ve yaş haddinden de indirilmesi gerekeceği açıktır.
Ne var ki davacının aylık bağlanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesinde esas alının 4759 sayılı Yasayla değişik 506 sayılı Yasanın geçici 81/B maddesinde 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık süresinin dikkate alınmak suretiyle, sigortalının yaşlılık aylığından yararlanmak için ödemesi gereken prim gün sayısının ve yaşının belirleneceği düzenlenmiştir. 23.05.2002 tarihinde mevcut olmayan bir hizmetin geçici 81/B maddesinin uygulanmasında dikkate alınamayacağından, 15.09.1994-23.05.2002 tarihleri arasındaki muvazzaf askerlik süresi dikkate alınarak hesaplanan fiili hizmet zammına göre geriye çekilmiş sigorta başlangıcının 12.11.1988 olacağına ve 506 sayılı yasanın geçici 81/h maddeye göre 25 yıl sigortalılık süresi, 51 yaş ve 5450 gün pirim ödemesine tabi olacağına dair kurum işlemi sigortalılık süresi ve pirim ödeme koşulu bakımından yerinde ise yaş koşulunun belirlenmesi hatalı olmuştur.
5434 sayılı Kanun'un 32'nci maddesinde; subayların her yıl için 3 ay fiili hizmet zammına hak kazanacakları, 33'üncü maddesinde; fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik muamelelerinde fiili hizmet sayılacağı ve bu zamların toplamı 8 yılı geçemeyeceği, geçici 205/son maddesinde ise 32. madde gereğince fiili hizmet süresine zam yapılanların hizmetlerine eklenen fiili hizmet süresi kadar yaş hadlerinden indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Bu duruma göre davacının hizmetine eklenen 3 yıl 10 ay 15 günlük sürenin geçici 81/B maddeye göre belirlenen yaş haddinden indirilmeksizin davacı bakımından yaş koşulunun gerçekleştiği tarihin belirlenmesi usul ve yasaya uygun değildir. Ne var davacı 51 yaşını 26.03.2022 tarihinde doldurmaktadır. Bu tarihten 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresi kadar geri gidildiğinde davacının 47 yaş 1 ay 15 gün koşulunun gerçekleştiği 26.05.2019 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanacağından 51 yaş koşulunun bulunmadığından bahisle yaşlılık aylığı talebinin reddine ilişkin kurum işlemi hatalı ise de, 26.06.2018 tarihinde tahsis koşulları bulunmadığında tahsis talebinin reddi sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Hal böyle olunca, davacının fiil hizmet zammı süresinin tamamının yaş haddinden indirmesi gerektiğine ilişkin talebinin kabulü ile fazla talebinin reddine karar verilmek gerekirken davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf talebinin reddi ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne, davacının 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
Davacı vekili ise, ilk derece Mahkemesince benimsenen uygulamanın yerinde olduğunu fakat faiz yönünden karar verilmediğini, buna göre ilk derece mahkemesi gibi davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davada, davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında dikkate alınması ile tahsis yapılırken sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ve bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülerek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını ve aylıkların faiziyle kurumdan tahsilini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. Maddesi gereğince uygulanması gereken 506 sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
5434 sayılı Yasanın 10. Kısmında (31. ila 34. Maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. Kısmında (35 ila 38. maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
5434 sayılı Yasanın 31. maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı Yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
Eklemek gerekirse; 5434 sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
5434 sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35. maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
506 sayılı Yasanın ek 5. maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, Kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
506 sayılı Yasanın Ek 39'uncu maddesinde de "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60. ve Geçici 81'inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Konu, son olarak 5510 sayılı Yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
5510 sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. Maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı yasanın 11. Kısmında 35 vd. maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32.vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı Yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. ve geçici 81. maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eldeki dava bakımından ise, 13.04.2018 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu anlaşılan davacı hakkında, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. Maddesinin 2. Fıkrası gereği uygulanması gereken 2829 sayılı Yasa kapsamında uygulama yapılırken son 7 yıllık süre içerisinde en fazla 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerinin geçtiği anlaşılmakla, tahsis şartları bakımından 506 sayılı Yasanın 60 ve geçici 81. maddeleri hükümlerine tabi olduğu anlaşılmakta olduğundan, 18 yaşından sonra ve ilk kez Emekli Sandığı kapsamına alındığı 15.10.1990 tarihine göre, tahsis talep tarihi itibari ile 27 yıl 5 ay 28 gün, 23.05.2002 tarihi itibari ile de 11 yıl 7 ay 8 gün sigortalılığına ve 12.674 gününün bulunmasına göre, geçici 81. maddenin ilk fıkrasının (B) bendinin (ı) alt bendi gereğince 25 yıl sigortalılık süresi, 5525 gün ve 52 yaş şartlarına tabi olduğu belirgin olup, 26.03.1972 doğumlu davacının 52 yaşını doldurduğu 26.03.2024 tarihinden 3 yıl 10 ay 15 günlük fiili hizmet zammının geriye çekilmesi gerektiği dikkate alınmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece, davacı hakkında 23.05.2002 tarihine kadar hak kazandığı fiili hizmet zammının sigortalılık başlangıç tarihinden geriye götürülmesine ilişkin kabul ile yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.