3. Hukuk Dairesi 2017/8716 E. , 2019/4999 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; yabancı mahkeme kararı gereği davalıdan 193.295,41 TL tutarında alacaklı olduğunu, alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının maliki olduğu Almanya"da bulunan iş yerini 2001 yılında kiraladığını, sözleşme hükümlerine göre uyuşmazlığın Alman Mahkemelerinde giderilmesi gerektiğini, davacının aralarında düzenlenen kira sözleşmesine istinaden kendisi aleyhine takip başlattığını, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafından takibe dayanak olarak sunulan yabancı mahkeme kararının kesinleştiğine dair herhangi bir emare bulunmadığı, kararın Türk Mahkemelerince tanınmasına ve tenfizine de karar verilmediği, 5718 sayılı MÖHUK"un 50/1 .maddesi uyarınca, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye"de icra olunabilmesi için Türk Mahkemeleri tarafından tanınması ve tenfizinin gerektiği, her ne kadar davacı tarafça tanık deliline dayanılmış olsa da miktar itibari ile davanın senetle ispatı gerektiği , bu sebeple davanın ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda "Sulh Hukuk Mahkemesi" görevlidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Somut olayda; uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava 24/12/2014 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.