(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2020/265 E. , 2020/2390 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Mahkemenin yukarıda tarih, esas ve karar numarası belirtilen kararının temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizin 13.11.2019 tarihli ve 2017/25131 esas, 2019/21017 karar sayılı ilamıyla davalı temyizinin kesinlik nedeniyle temyiz talebinin reddine, davacı temyizi yönünden kararın ONANMASINA karar verilmiştir.
Davacı vekilince Dairemiz kararının maddi hataya dayandığı gerekçesi ile ortadan kaldırılması istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04/02/1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09/05/1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın maddi hatalı kararından dönülmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme hükmünün davacı temyizi yönünden onanmasına karar verilmiş ise de, fesih meselesi ve dolayısıyla davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındaki uyuşmazlığın çözümü bakımından, delillerin değerlendirilmesinde maddi hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, maddi hataya dayanan Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı Temyizi Yönünden;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen ücret alacağı miktarı 848,54 TL olup, karar tarihi itibari ile 2.080,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun"un 427, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Davacı Temyizi Yönünden;
Davacı vekili, davacının 20.09.2006 dan iş akdini haklı olarak feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ve ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği, taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanununu da, 5953 sayılı Basın İş Kanunu"nun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.
Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.
1475 sayılı İş Kanunu döneminde bunun dışında toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanunu"nun 81. maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceğini kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanununda ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin 20 gün içinde ödenmemesi durumunda işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş ve bunun toplu bir nitelik kazanması durumunda dahi, kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.
Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.
İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.
Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir(Yargıtay 9.HD. 18.1.2010 gün, 2008/ 14546 E, 2010/ 193 K.).
4857 sayılı Kanun"a göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 406. maddesinde de aksine adet olmadıkça,işçiye ücretinin her ayın sonunda ödeneceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı ücretinin geç ödenmesi nedeniyle iş akdini feshettiğini iddia etmiş Mahkemece de temmuz ayına ait ücretin yasal 1 aylık süre içinde dava tarihinden önce akdin feshinden sonra 18.08.2014 tarihinde banka kanalıyla davacıya ödendiği belirtilerek davacının iş akdini istifa ile sona erdirdiği kabulü ile kıdem tazminatı talebi reddedilmiştir. Ancak yukarıdaki hükümler ve ilkeler doğrultusunda davacının ücretinin ödeme tarihinin taraflarca kararlaştırıldığına dair sözleşme hükmü bulunmadığına göre davacının temmuz ayı ücretinin Ağustos ayı başında ödenmesi gerekmekte olup davacının fesih tarihi itibariyle süresinde ödenmemiş ücret alacağı bulunduğu dikkate alındığında davacının iş sözleşmesini haklı nedene dayalı olarak feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı gözetilmeksizin karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.