Esas No: 2021/7428
Karar No: 2022/3949
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7428 Esas 2022/3949 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/7428 E. , 2022/3949 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 2. İş Mahkemesi
Dava, maluliyet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili davalı ... 'in 18/12/2013 tarihinde davacı firmada iş kazası geçirdiğini, davalının geçirdiği iş kazasında, makinaya mekik takarken aynı makinede çalışan Rukiye Akgül isimli işçinin makinayı kontrolsüz çalıştırması neticesinde sağ elini kasnaga sıkıştırarak yaralandığını, kurum ve YSK raporunda %11,2 oranında maluliyet tespit edildiğini ve davalı ... Demirel'e maluliyet aylığı bağlandığını, SGK tarafından ikame edilen ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/552 Esas sayılı dosyasında tanzim edilen ATK raporu neticesinde maluliyet oranının %4,2 olarak belirlendiğini, ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/552 Esas sayılı dosyasında verilen ara karar gereği maluliyet oranın tespiti davası açılması için taraflarına 2 haftalık süre verildiğini belirterek davalının maluliyet oranının yeniden ve doğru bir şekilde tespit edilerek 18/12/2013 tarihi itibariyle maluliyet aylığının iptalini ve aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili; davalı SGK vekili mahkememize verdiği 24/05/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, davalı kurum sigortalısı ...'in 18/12/2013 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nitecesinde malul kaldığını, davalı kurum tarafından Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı'nın 01/12/2015 tarih ve 122005/19/İR/19 nolu raporu ile olayın iş kazası olduğunun tespit edildiğini, kazalı ...'in SSYSK tarafından tespit edilen maluliyet oranının %13,20 olarak belirlendiğini, bu nedenle sigortalı ...'e peşin değerli sermaye geliri bağlandığını, geçiçi iş göremezlik ve tedavi giderinin yapıldığını, davacının kurum dosyasında yapılan inceleme neticesinde maluliyet oranının %13,20 olduğu SSYSK raporu ile açık ve net olduğunu, iş bu konuda ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/552 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalı ... ...vekili verdiği 07/06/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/552 Esas sayılı rücuen alacak davası ile iş bu dava arasında bağlantı olduğunu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olduğunu, dava ve usul ekonomisi gereği birleştirme talep ettiklerini, müvekkili ...'in işveren Baso Tekstil San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ünvanlı işyerinde 18/12/2013 tarihinde iş kazası geçirdiğini, SGK ve SGK Yüksek Sağlık Kurulu tarafından iş kazası nedeniyle maluliyet oranının %13,2 olarak tespit edildiğini, ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/552 Esas sayılı rücuen alacak davasında maluliyet oranına itiraz sonucu aldırılan ATK 3. İhtisas Kurulu'nun 27/03/2019 tarih ve 5387 karar sayılı kararında maluliyet oranının %4,2 olarak belirlenmiş ise de bu raporun tıbbi gerçeklere ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davalının maluliyet oranının %13,2'den %4,2%'ye indirilmesinin mantıklı bir izahının olmadığını, birleştirme talebinin tekrar ettiklerini, birleştirme talebi kabul edilmezse ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/552 Esas sayılı dosyasından ...'in maluliyet oranına ilişkin SGK sağlık kurulu kararı, SGK Yüksek Sağlık Kurulu kararı ve mezkur ATK raporunun celbini ve dosyanın tekrardan ATK genel kuruluna sevki ile tüm çelişkilerin giderilerek maluliyet oranının belirlenmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili ...'in maluliyet oranının %13,2 oranının altında tespit edilmesi halinde 18/12/2013 iş kazası tarihi ile 27/03/2019 tarihli ATK raporu tarihi arasındaki dönemdeki maluliyet oranının %13,2 olduğunun, 27/03/2019 tarihinden sonraki dönemdeki maluliyet oranının ise hüküm altına alınıp kesinleşecek maluliyet oranı olduğunun tespitini talep ettiklerini, maluliyet oranının müvekkili tarafından belirlenmediğinden ve maluliyet oranına ilişkin uyuşmazlık ve husumetin müvekkili ... tarafından çıkarılmadığından ... aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Rücuen tazminat davasında maluliyet oranının kesin olarak %10'un altında olduğu belirlendiği takdirde ilk peşin sermaye değerli gelirin tazmini talepli davanın reddine karar verilmesi, maluliyet oranının sonraki süreçte iyileşme nedeniyle düştüğü belirlendiğinde fiili ödemelerin belirlenerek kusur oranında davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmayan davacı tarafa maluliyet tespiti davası açılması için süre verilmesi ve davacı tarafın işbu davayı açması yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... 2. İş Mahkemesi'nin 26/09/2019 tarihli, 2019/140 Esas - 2019/289 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasa'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ NEDENLERİ:
Davacı vekili, hukuki yararı bulunduğunu belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, R.; aktaran: Hanağası, E., Davada Menfaat, ... 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, E., a.g.e, s.135).
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının mahkemece taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)'nin 6. maddesi ve 1982 Anayasasının 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M.; Medeni Usul Hukuku, ... 2011, s.297).
Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesi gerekir.
Tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup konusunu hukuki ilişkiler oluşturur. Bu dava türü ile bir hukuksal ilişkinin varlığı veya yokluğu saptanmaktadır. Bu davalarda davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, istemin kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması, şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; 2) Bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; 3) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma, diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. (Kuru/ Arslan/ Yılmaz- Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, ... 2011, 22. baskı, s.274)
Eldeki dava, işverene karşı açılan rücuen tazminat davasında işverene işgöremezlik oranının tespitine yönelik dava açması için süre verilmesi nedeniyle açılmıştır. Rücuan tazminat davasında sigortalı taraf olmadığından, işbu dava sigortalıyı hasım göstermek suretiyle açıldığından davacı işverenin hukuki yararının bulunduğu belirgindir. Bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalıdır.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, davacının davasını açmasında hukuki, korunmaya değer ve güncel bir yararının bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilmeli, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin esastan redde ilişkin kararı yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak ilk derece mahkeme kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.