3. Hukuk Dairesi 2019/2574 E. , 2019/5084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin, fuara katılmak için 05.06.2008 tarihinde davacı şirkete başvurduğunu; taraflar arasında 27.08.2008 tarihli katılım sözleşmesinin imzalandığını; sözleşmede davalı şirketin vadeli ödeme planını seçtiğini, 11.07.2008 tarihinde 3.220Euro peşin, 01.08/01.09/01.10.2008 tarihlerinde de 3.220Euro"luk taksitleri ödenmeyi kabul ettiğini; davalı şirketin peşinat ödeme tarihi olan 11.07.2008"den sonraki bir tarihte 27.08.2008 tarihinde sözleşmeyi imzaladığını, davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranarak ne peşinatı ne de vadesi gelen taksitleri ödediğini; gerçekleştirilecek olan fuara 1 ay kalmasına rağmen davalı şirketin hiçbir ödeme yapmaması üzerine sözleşmenin 19.09.2008 tarihinde haklı sebeple feshedildiğini, bu durumda sözleşmenin 22. maddesine göre, hem sözleşme bedelini hem de sözleşme bedeli kadar cezai şartı talep etmeye hakları olduğunu, 22. madde gereği hak kazanılan bedel ve cezai şartın tahsili için Şişli 3. İcra Müdürlüğü"nün 2008/31815 sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını, davalının haksız nedenlerle takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 27.08.2008 tarihli sözleşmenin tek taraflı bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin karşı tarafça imzalanmış nüshasını ilk kez dava aşamasında gördüklerini, davalı şirketin, davacı şirketten herhangi bir hizmet almadığını, davacı yanın hiçbir alacak hakkının doğmadığını ve zararı da bulunmadığını, ayrıca davalı şirkete tahsis edilmiş olan fuar alanının fuarda Berlin Almanya"dan katılan ... Galerisine tahsis edildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ile 3.220EURO alacağa takip tarihinden itibaren aylık %3 sözleşme faizi yürütülmesine karar verilmiş, daha sonra hüküm fıkrasının tavzihi ile "takip koşullarında yıllık %12 faiz yürütülmesine" karar verilmiş; hüküm ve tavzih kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Tavzih kararının temyiz talebine ilişkin olarak;
6100 sayılı ...nun 305. maddesi gereğince; "Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilirler. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez."
Bu madde hükmünde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim, burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (Yargıtay HGK"nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı)
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez.
Somut olayda, Mahkemece duruşma sırasında taraflara tefhim edilen kararda ve gerekçeli kararda, 3.220EURO alacağa takip tarihinden itibaren aylık %3 sözleşme faizi yürütülmesine karar verildiği, ancak daha sonra davalı vekilinin talebi doğrultusunda hüküm fıkrasındaki faize ilişkin kısmın "yıllık %12 faiz yürütülmesine" olarak tavzihine karar verildiği, bu hali ile hüküm ile kısa karar ve gerekçe arasında da çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır.
O halde; yukarıda açıklanan ilkeler nazara alınarak, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar dışında hüküm değiştirilemeyeceğinden, tarafların yükümlendikleri miktarlar bakımından değişiklik yapılacak şekilde tavzih kararı verilemeyeceğinden tavzih talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde tavzih kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-) Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün ve tavzih kararının HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.