Esas No: 2021/11413
Karar No: 2022/3874
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11413 Esas 2022/3874 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davanın konusu, davalı işveren nezdinde \"gemi adamı\" olarak geçen çalışmaların 506 sayılı Yasanın Ek 5 madde ve 5510 sayılı Yasanın 40. madde kapsamında değerlendirilmesi istemidir. Mahkeme, davayı kabul etmiş ve davalı tarafın temyizi üzerine, kanun maddelerinin açıklanması ile birlikte karar bozulmuştur. Gemide çalışanların itibari hizmetten yararlanabilmesi için çalışmalarının denizde geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir. 5510 Sayılı Kanunun fiili hizmet süresi zammı başlıklı 40. maddesinde, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışanların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği belirtilmiştir. Hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dahası, davalı Kurumun davada fer'î müdahil olarak benimsenerek davaya katılımının sağlanması usul ve yasaya aykır
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davalı işveren nezdinde "gemi adamı" olarak geçen çalışmaların 506 sayılı Yasanın Ek 5 madde ve 5510 sayılı Yasanın 40. madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait "..." ve “...-1” adlı gemilerde gemi adamı konumunda geçen çalışmaların, 506 sayılı Yasanın Ek 5. maddesi ve 5510 sayılı Yasanın 40. madde kapsamında uyarınca itibari hizmet ve fiili hizmet zammı süresinden yararlanmayı gerektirir koşullarda geçtiğinin tespitine ilişkin davanın yargılaması sonucunda, davalı işverene ait işyerinde 1.4.2003-5.3.2011 tarihleri arası dönemde geçen çalışmaların 506 sayılı Yasanın Ek 5 ve 5510 sayılı Yasanın 40. madde hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7. maddesinde, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Kanun ile mülga 2926 sayılı, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanunun Geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara tâbi, sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık sürelerinin, tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirileceği yönündeki hükmün öngörülmüş olması ve kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, uyuşmazlığa uygulanacak olan mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun EK.5.maddesinin 3395 sayılı Kanunla değişik biçiminde bir gemi adamı, gemi ateşçisi, kömürcü ve dalgıcın itibari hizmetten yararlanılabilmesi için çalışmalarının “denizde” geçirilmesinin koşul olduğu hükme bağlanmıştır.
01.10.2008 günü itibarıyla ilga eden 5510 sayılı Kanunun aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, ek 5. maddeye kısmen benzer nitelikte düzenleme yapılarak, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, 360 günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, 360 gün için eklenen fiilî hizmet süresi ile orantılı olarak belirleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki işyerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının koşul olduğu açıklanmıştır.
Kanunda öngörülen denizde geçirilmesi gereken hizmetten amaç ise, geminin denizde seyir veya seferde olduğu süreler ile bunun uzantısı geminin limanda bulunduğu sırada, fiilen gemide görevli olarak geçirilen ve denizle bağlantının kopmadığı çalışmalardır (HGK 07.02.2001 t., 2001/21-20 E., 2001/110 K., 23.10.2013 t. 2013/10-176 E., 2013/1477 K.). Aksinin kabulü, gemide çalışanların koşulsuz olarak itibari hizmetten yararlanabileceği sonucunu doğurur ki, bu durum Kanunun açık metnine ve Kanun Koyucunun iradesine aykırıdır. Geminin seferde veya limanda beklediği sürede denizde geçen eylemli çalışma süresinin; gemi ve liman kayıtları, işveren nezdindeki belgeler, işveren tarafından denizde yürütülen faaliyetin kapsam ve kapasitesi de gözetilerek, sunulan kanıtların değerlendirilmesi sonucunda, çelişkiden uzak olarak belirlenmelidir.
Mahkemece, davacının davaya konu yaptığı sürenin tamamı bakımından, bakıma giren deniz araçlarının kayıtlarının tutulduğu defter ve belgeler, Liman kayıtları, davacının işyerindeki çalışmasına ilişkin bilgileri içeren şahsi sicil dosyası, çalışmaların kayıt altına alındığı belgeler celbedilmeli, bu işleri kayıt altına alan kişi/kişilerin beyanları, sigortalının görevlendirmesini yapan yetkilinin beyanları alınmalı, varsa puantaj listeleri ve diğer kayıtlar da dikkate alınmak suretiyle ayrıntılı araştırma yapılmalı, davacının yaptığı işin niteliği, geminin seferde veya limanda bulunduğu sırada denizde eylemli çalışma olarak gerçekleşen çalışma süreleri yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında duraksamaya yer vermeyecek biçimde tespit edilmeli, varılacak sonuca göre fiili hizmet ve itibari hizmeti gerektirir çalışma süreleri tereddütsüz belirlenerek karar verilmelidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükmü öngörülmüş olup, Mahkemce, telep konusu 1.4.2003-30.9.2008 dönemi yönünden 506 sayılı Yasanın Ek 5. maddesi ve 1.10.2008-5.3.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Yasanın 40. madde düzenlemesi gözetilerek karar verilmelidir.
3-6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kurum'a re'sen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında fer'î müdahil olarak katılan Kurum'un, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir. Buna göre davanın salt itibari hizmet tespitine ilişkin olup hizmet tespiti istemine ilişkin olmaması sebebiyle davalı konumunda bulunan Sosyal Güvenlik Kurumunun davada fer'î müdahil olarak benimsenerek davaya katılımının sağlanması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.3.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.