20. Hukuk Dairesi 2017/7083 E. , 2018/2172 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; müvekkili adına tapuda kayıtlı ... ilçesi, .... köyü 114 ada 7 parsel sayılı taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, bu sebeple zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 29.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Son oturumda ise fazlaya ilişkin hakları saklı tutup bilirkişi raporuyla belirlenen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili; Orman Yönetimi tarafından açılan dava üzerine davacının tapusunun iptaline karar verilmiş olması nedeniyle husumetin Orman Yönetimine yöneltilmesi gerektiğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, zarar ile iptal işlemi arasında illiyet bağının olmadığını, 6292 sayılı Kanun uyarınca idareye başvuruda bulunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle Hazinenin TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 29.875,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı vekili süresinde temyiz isteminde bulunmuş ise de usûlüne uygun ihtara rağmen, temyiz harcını yatırmadığı gibi adli yardım kararı da alınmadığından mahkemece 16.05.2017 tarihli ek karar ile davacı vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, anılan ek karar davacı vekiline usûlüne uygun olarak tebliğ edilmekle birlikte temyiz edilmemiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlenme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.
-2-
2017/7083 - 2018/2172
Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 20 11/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır .
Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harç, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harç ve ıslah harcının alınması gerekir.
Ne var ki; davacı vekili dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harcı ve ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcını ödememiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nisbi peşin harç alınmadan yine ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç ve ıslahla artılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 22/03/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.