Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14896
Karar No: 2019/4667

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/14896 Esas 2019/4667 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/14896 E.  ,  2019/4667 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, adına kayıtlı 1768 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerinin, ... 4.Noterliği’nin 08.06.2009 tarihli vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalılardan babası olan ... tarafından diğer davalı ...’e satılarak devredildiğini, davalı ...’un diğer davalı ...’ın çalışanı olduğunu, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarını, taşınmazların satış bedelinin kendisine ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde 5.000 TL’nin devir tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazların önceki sahibinin gerçekte davalı ... olduğunu, 2010 yılında davalı ... İncenin ticari faaliyetleriyle ilgili duyduğu gereksinim sebebiyle bu yerleri satılığa çıkardığını fakat o dönem işlerin olumlu yönde seyretmesi nedeni ile satış işlemini bir süre askıya aldığını, 2014 yılında taşınmazların tekrar satışa çıkartılması ile kendisi tarafından satın alındığını, her ne kadar işçi olarak çalışıyor görünse de ailesinin ve babasının sahip olduğu mal varlığı ve gelirleri itibariyle dava konusu taşınmazları satın alabilecek ekonomik güce sahip olduğunu, diğer davalı ..., 1999 yılında dava konusu taşınmazları satın aldığını ve ticari hayattaki riskleri azaltmak için davacı kızı adına tapuda tescil ettirdiğini, söz konusu taşınmazların satın alındığı yıllarda davacının özel üniversitede okuduğunu, eğitim masraflarının ve tüm gereksinimlerinin kendisi tarafından karşılandığını, davacının dava konusu iki adet taşınmazı nereden kazandığı para ile satın aldığını ispat etmesi gerektiğini, davalı ...’un ailesinin dava konusu taşınmazları alacak ekonomik güce sahip olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılardan ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 17.09.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, davanın kabulüne dair verilen karar kayıt maliki davalı ... tarafından temyiz edilmemiştir. Hükmü temyiz eden davalı ...’ın ileri sürdüğü hususlar ayrı bir davanın konusunu oluşturacaktır. Bu nedenle davalı ...’nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 40.986.00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..."den alınmasına, 17/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal-tescil, olmadığı takdirde tazminata ilişkindir.
    Dava kabul edilmiş, karar davalılardan vekil olan ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazların gerçekte davalı ...’ın olmasına rağmen ticari ilişkilerindeki sıkıntılar nedeniyle o dönemde henüz üniversite öğrencisi olan davacı kızı adına tescil işleminin yapıldığı, taşınmazlar üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilmek için davacıdan vekalet alındığı, bu vekalet kullanılmak suretiyle taşınmazların davalı ...’a satıldığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda gerçekte taşınmazların maliki olmayıp kayden malik olan davacının, taşınmazın gerçek sahibine vermiş olduğu vekaletin kötüye kullanıldığını, malikin iradesine uygun davranılmadığını söylemek mümkün değildir. Hal böyle olunca eldeki davanın reddedilmesi gerekirken kabul edilmesi doğru değildir. Ne var ki, son malik davalı ..., aleyhine kurulan hükmü temyiz etmemiştir. Davalılardan birinin hükmü temyiz etmemis olması (ihtiyari dava arkadaşlarından olan)diğer davalı hakkında verilen hükmün doğru olduğu anlamına gelmeyecektir.
    Mahkemece yapılması gereken iş, davalı ...’un kararı temyiz etmemesi nedeniyle “usulü kazanılmış hak ilkesini” gözetmek kaydıyla, davalı ... hakkındaki davanın reddine, ... hakkındaki davanın kabulüne karar vermek olmalıdır.
    Anlatılan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekirken, davalı .... temyiz sebeplerinin başka bir davanın konusu olabileceği gerekçesiyle kararın onanmasının doğru olmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi