3. Hukuk Dairesi 2019/2581 E. , 2019/5129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ...,...,... parsellerinin murisinden intikal ettiğini, taşınmazların narenciye bahçesi olduğunu, bahsedilen taşınmazların tüm zirai faaliyetlerini, ilaçlama gübreleme, budama gibi işlerini kendisinin yaptığını, tüm giderlerin de tarafınca ödendiğini, ancak davalı tarafından bahçe üzerindeki tüm mahsulün Manas A.Ş’ye 50.000,00 TL karşılığında satıldığını belirterek şimdilik 50.00,000 TL maddi tazminat alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacıya borcu olmadığını, kira sözleşmesi uyarınca ürünleri sattığını, satılan ürün bedellerinin tamamının davacıya verildiğini, bu parayla davacının geçimini sağladığını, bahçenin bakım masraflarının da buradan karşılandığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının taşınmazdaki kullanımını haklı gösterecek bir sebebinin olmadığı, taşınmazın paydaşları arasında da geçerli bir taksiminin oluşmadığı anlaşıldığından kötüniyetli zilyed olan davacının ancak zorunlu masrafları dava konusu edibileceği, davacının taşınmaza yaptığı masrafların faydalı masraflar olduğu, taşınmazdaki mahsulün satılması nedeniyle tazminat talebi yönünden ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortaklığın giderilmesi davası ile çözülebileceği gerekçesiyle reddedilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafıdan temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu"nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için, borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Bu kurumun amacı, borçlunun malvarlığında meydana gelen zenginleşmenin iadesidir. Borçlu ise, başkası aleyhine malvarlığında artış meydana gelen kişidir. Sebepsiz zenginleşmede, herhangi bir davranıştan bağımsız şekilde, fakirleşme ve zenginleşme olguları arasında sebep- sonuç ilişkisi aranmaktadır.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
Somut olayda davacı, taşınmazlar üzerinde bakım ve masraf yaptığını, elde edilen mahsullerin ise davalı tarafından satıldığını iddia ederek maddi tazminat talep etmiştir. Davalı ise, yapılan bakım ve masrafların davacıya ait olduğunu kabul ederek satılan ürün bedellerinin tamamının davacıya ödendiğini ileri sürmüş ancak ödemeyi usulüne uygun ispat edememiştir. Dosyada yer alan davalı ile dava dışı Manas A.Ş arasındaki alım satım sözleşmesiyle de belirlendiği üzere satılan narenciye mahsulüne karşılık davalının 50.000,00 TL aldığı tespit edilmiş ve davalının, davacı aleyhinde sebepsiz zenginleştiği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece; dava konusu masrafların davacıya ödendiğine dair ispat yükünün davalıda olduğu ve yasal delillerle ispat edemediği dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.