(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2018/2918 E. , 2020/1512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 13/03/2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... kain batısı ... cad. kuzeyi yol ve 223, 222 ve 74 parseller, doğusu 254 parsel, güneyi yol ve 933 ada 1 parselle çevrili toplam 126 dönüm miktarındaki taşınmazın sahibinin müvekkillerinin murisi evveli olan ... oğlu ... olduğunu, muris ... davaya konu bu gayrımenkulü maliki olduğu Nisan 335 tarih 21 sıra nolu tapu kaydına dayanarak tarım arazisi olarak kullanmakta iken tapulama çalışmaları sırasında revizyon görmediğini, davacı müvekkillerinin öteden beri miras yolu ile kendi atalarına ait olduğu ve kullandığı taşınmazlarının kadastro tespit tutanağının kadastro komisyonunca hatalı ve yanlış tutulmasından dolayı hiçbir bedel ödemeksizin tapulama dışı bırakılmasının hukukla bağdaşır nitelikte olmadığını, müvekkillerinin mağduriyetine sebebiyet verildiğini, komisyonun bu kararının davacı müvekkiller tarafından dava edilmesine rağmen mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, müvekkilleri olan davacılara mülkiyet hakkından mahrum edilme karşılığında taşınmazın değeri ile makul oranda bağlantılı bir bedel ödenmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hisseleri oranında müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların davasının taleple bağlı kalınarak kabulü ile 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Dosyadaki kanıt ve belgelerden; yörede 1938 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazın tamamının ... Kabaklı Devlet Ormanı sınırları içerisinde kaldığı, 1958 yılında yapılan tapulama sırasında ise davacıların dayandığı Nisan 335 tarih 21 sıra numaralı tapu kaydının revizyon görmeyerek orman olarak tapulama harici bırakıldığı, dayanak tapu malikinin mirasçıları tarafından ... Kadastro Mahkemesinin 1989/96 E.-1992/12 K. sayılı dosyasında tapu kapsamında kalan taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması ve adlarına tescil edilmesi talepli dava açıldığı ancak davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 04.11.1992 tarihinde kesinleştiği, temyize konu eldeki davanın davacıları tarafından bu kez
İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/27 E.-2013/212 K. sayılı dosyasında tapu kapsamında kalan taşınmazın TMK"nın 713. maddesi gereğince adlarına tescili talepli dava açıldığı, ıslahla orman tahdidinin de iptalinin istendiği ancak keşfen belirlenen taşınmaz değeri üzerinden eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle önce dosyanın işlemden kaldırılmasına akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve verilen kararın Yargıtay denetiminden de geçerek 25.12.2014 tarihinde kesinleştiği, temyize konu eldeki davada davacılarca, Nisan 335 tarihli tapu kaydının 1938 yılında yapılan ve kesinleşen orman sınırı içinde kalması, daha sonra da 1958 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında uygulanmayarak tescil harici bırakılması nedeniyle TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istendiği anlaşılmaktadır.
Davacıların dayandığı Nisan 335 tarih 21 sıra numaralı tapu kaydının kapsamı, çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı kesinleşen dosyaların kapsamından anlaşılamamaktadır. Eğer tapu kaydının taşınmaza uyduğu anlaşılırsa; taşınmazın orman olduğuna yönelik sınırlandırma işleminin kesinleştiği ve davacıların murisine ait tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği, keza 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların Devletleştirildiği, aynı Kanunun 5. maddesinde "Devletleştirilen ormanların sahiplerinin bu kanunun yürürlüğe girmesinden başlayarak 1 yıl içinde mülk edinme belgeleri ve vergi kayıtlarıyla birlikte ve iş ilgililer arasında ihtilaflı durumda ise mahkemede incelenmekte olduğuna dair alacakları belgeleriyle ormanların bağlı bulundukları Devlet orman işletmesi müdürlüğüne veya o yerin mülkiye üstüne başvurmak zorundadır. Bir yıl içinde bu ödevi yerine getirmeyenler Devletleştirilen ormanın karşılığını alma hakkını kaybeder" hükmünün bulunduğu, bu hüküm uyarınca dayanak Nisan 335 tarihli tapudan dolayı tazminat talep hakkının da bulunmadığı; tapu kaydının taşınmaza uymaması halinde ise kadastroca oluşmuş ve daha sonra mahkemelerce iptal edilmiş geçerli bir tapu kaydı bulunmadığından zaten tazminata hak kazanılamayacağı gözönünde bulundurularak, davacıların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.