22. Hukuk Dairesi 2017/23479 E. , 2019/15759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesi üzerine müvekkili tarafından işe iade davası açıldığını, davanın kabul edildiğini ve kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, karar sonrası 1 aylık süre içerisinde davalı işverene noterden ihtarname gönderdiğini, işe iade talep edildiğini, davalının iş başı yapmasının istendiğini, iş ilişkisinin hiç bir şarta bağlı olmadan eski şartlarla devam etmesinin gerektiğini, ancak işe davetin ciddi ve samimi olmadığını, bunun üzerine davalıya yeniden noter ihtarnamesi gönderildiğini, hakların istendiğini, durumun anlatıldığını, davalının cevabi ihtarname ile taleplerini kabul etmediğini ileri sürerek 4 aylık boşta geçen süre ücreti, iş güvencesi tazminatı, fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı İsteminin Özeti :
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptir.
Anayasanın, "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36/1. maddesinde, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." 6100 sayılı Kanun"un 27. maddesine göre davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu, bu hakkın; açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini de içermektedir. Ayrıca ispatın taraflar bakımından yalnızca bir yük olmasının ötesinde aynı zamanda bir hak olduğu unutulmamalıdır.
Dosya içeriğine göre davacı vekili, davalı işyerinde kartla işe giriş ve çıkış sisteminin uygulandığını beyanla müvekkilinin fazla mesai yaptığı yönündeki iddiasını ispat için davalı işvereyi kayıtlarına dayanmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalı işyerine ait bilgilerin İstanbul merkezinde saklanmasından dolayı veri tabanı ve sistem logları üzerinde incelemenin mümkün olamadığı, ..."de bulunan işyerinden elde edilen bilgilerden sadece 25.06.2007-01.12.2011 tarihleri arasındaki işe giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların bulunduğu, bu tarihlerden önceki ve sonraki döneme ilişkin veriye ulaşılamadığı tespit edilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesinde davalının İstanbul merkez adresinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talep etmiştir. Davacının bu yöne ilişkin itirazları giderilerek karar verilmesi gerekirken ispata ilişkin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusu da 01.05.1995-28.02.1999 arasındaki çalışma dönemin tazminatı ödenmek suretiyle tasfiye edip edilmediği noktasındadır.
Dosya kapsamından, davacının davalı işyerindeki çalışmasın, aralarında organik bağ bulunan şirketlerde dönemler halinde geçtiği, davalı şirket nezdindeki ilk dönemin 01.05.1995-28.02.1999 tarihleri arasında olduğu, dönem sonunda davacının işverene verdiği 15.02.1999 tarihli dilekçesi içeriğinde, emekli olması sebebi ile gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Dosyada yer alan “Emeklilik Sebebiyle Fesihte Ödeme Belgesi” başlıklı belgede davacıya bu dönem çalışması için 04.03.1999 tarihinde net 1.089.705.281 TL kıdem tazminatı ödendiği, davacının da ödemeyi aldığına dair belgeyi ihtirazi kayıtsız imzaladığı görülmektdedir. Mahkemece yapılan değerlendirmede, işyeri devri hükümlerne göre davalının davacı işçinin tüm çalışma süresinden sorumlu olduğu, davacının 02.12.1986 tarihinde işe girdiği, 30.06.2012 tarihinde iş akdinin feshedildiği, işe iade kararında belirlenen 4 aylık süre de eklendiğinde davacının 01.12.1986-31.10.2012 tarihleri arasında çalıştığı ifade edilerek davacının kıdem tazminatı hesabı bakımından hesaplama, toplam çalışma süresi olan 25 yıl 10 ay üzerinden yapılmıştır. Mahkemenin bu değerlendirmesi dosya içeriğine uygun değildir. Davacının ilk dönem çalışması sonrasında işverene verdiği 15.02.1999 tarihli dilekçe içeriği incelendiğinde, kıdem tazminatının ödendiği ve ilgili dönemin tasfiye edildiği sonucuna ulaşılacaktır. Buna göre, davacının 01.05.1995-28.02.1999 tarihleri arasında geçen çalışmasının tasfiye edilmiş olduğu kabulü ile davacının taleplerinin bu dönemin dışlanarak hesaplanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusu da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı kabulü ile hesaplama yapılmış ise de, davacı ... Kaptan, davacının arkadaşı olup birlikte çalışlması bulunmadığından davacının çalışma düzenine dair görgüye dayalı bir anlatımı bulunamamaktadır. Davalı, diğer davacı ... ...’nın husumetli olduğunu beyan etmiş olmakla birlikte dava dosya numarası bildirmemiştir. Bu halde Mahkemece yapılması gereken iş davacı ... ...’nın davalı şirkete dava açıp açmadığının araştırılırak, açılmış davasının bulunmaması halinde şimdiki gibi, dava açmış ise husumetli olduğu anlaşılacağından ve salt husumetli tanık beyanlarına göre ulusal bayram ve genel tatil ücretine yönelik talebin hüküm altına alınmayacağı gözetilerek, dosyaya sunulan işyeri kayıtlarından tespit edilen tatil günleri çalışması varsa buna göre hesaplama yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme talebin kabulüne karar verilmesi de hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.