MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında,...Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 26, 36, 42, 44, 46 ve 107 parsel, 108 ada 44 ve 35 parsel sayılı taşınmazlar, tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar ..., ... ve ..., irsen intikal taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 26 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen bölümü dışında kalan kısmı ile diğer taşınmazların davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, dava konusu 101 ada 42, 46, 107, 108 ada 35, 44 parsel sayılı taşınmazlar ile 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazın (A) ile gösterilen bölümü dışında kalan 30.086,23 metrekarelik bölümüne ilişkin hükme yönelik yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Dava konusu 101 ada 36 ve 44 parsel numaralı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, dava konusu taşınmazlar üzerinde davacılar lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, dava konusu taşınmazların sınırında mera parseli bulunduğu halde bu hususun dikkate alınmaması, yöntemince mera araştırılması yapılmamış olması nedeniyle mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için, taşınmazların başında fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan komşu köylerden seçilmiş 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetlik bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği ve kadim mera olarak kullanılıp kullanılmadığı hususları etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; fen bilirkişisinden keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli rapor hazırlaması istenilmeli; zirai bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu, öncesinde mera olup olmadığını, diğer taşınmazlarla ya da davacılar tarafından bir bölümünün kullanıldığının belirlenmesi halinde kalan bölümlerle arasında ayırıcı sınır bulunup bulunmadığını, meradan kazanılmış olup olmadığını kesin olarak belirleyen, taşınmazı değişik yönlerden gösteren renkli fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, dava konusu taşınmazlar üzerinde davacıların ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanun"un 14. maddesinde öngörülen zilyetlik yoluyla belgesizden edinilebilecek 40-100 dönümlük miktar sınırlaması da dikkate alınmak suretiyle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen yönler göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.