1. Hukuk Dairesi 2016/5448 E. , 2019/4706 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olup davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.09.2019 Perşembe günü saat 10.30"da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi....’nun 172 ada 84 parsel sayılı taşınmazdaki kat irtifakına tabi payını, diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 19.04.2004 tarihinde davalı kızı ...’ye satış yolu ile temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu 172 ada 84 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tescilini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın dava konusu taşınmazın ½ oranında paydaşı iken ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taşınmazın tamamına malik olduğunu, taşınmazla ilgili davaların masraflarının ve taşınmazın ihale bedelinin tarafından karşılandığını, mirasbırakanın ev hanımı olup, ekonomik gücü bulunmadığını, dava konusu taşınmazın kendisinin gayretleri ile mirasbırakanın uhdesinde kaldığını, mirasbırakana baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu ancak dava konusu taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası sonucu mirasbırakan tarafından edinilen ½ payının satış bedelinin davalı tarafından karşılandığı, davanın açılmasından taşınmazın satış aşamasına kadarki süreci davalının takip ettiği, taşınmazın yarısı mirasbırakana ait olduğu için tapu harç ve masrafları sebebi ile diğer yarısının da mirasbırakan üzerine yapıldığı, davalının mirasbırakanın rahat etmesini düşünerek bu şekilde tapunun tamamını mirasbırakan adına tescil ettirdiği, mirasbırakanın gerçekte 1/2 paya sahip iken ortaklığın giderilmesi davası sonucu satın alınan payla birlikte tamamına sahip olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, taşınmazın ½ payının davacının 1/3 miras payı oranında tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1944 doğumlu mirasbırakan ...’nun 29.12.2010 tarihinde ölümü üzerine davacı oğlu ...., davalı kızı ... ile dava dışı kızı ...’nin mirasçı kaldıkları, dava konusu 172 ada 84 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 no’lu bağımsız bölümün ½ payı mirasbırakan, ½ payı da dava dışı...adına kayıtlı iken açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda dava dışı... adına kayıtlı payın mirasbırakan tarafından ihale ile 03.12.2001 tarihinde iktisap edildiği ve mirasbırakanın anılan taşınmazın tamamını 19.04.2004 tarihinde satış yolu ile davalı kızı ...’ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, davalı ...’nin dava konusu taşınmazın ½ payını mirasbırakan adına satın aldığı, mirasbırakan tarafından bu payın hakkın teslimi niteliğinde görülerek, kalan ½ payın da gerek bakım gerekse ortaklığın giderilmesi davasında yaptığı masraflar karşılığında davalıya verildiği, mirasbırakanın, terekeden ya da mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğinin usulünce kanıtlanamadığı açıktır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazlarının reddine. Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.