16. Hukuk Dairesi 2016/13616 E. , 2019/7318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 625 parsel sayılı 245,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal ve hibe nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş, 101 ada 624 parsel sayılı 327,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise irsen intikal ve hibe nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edildikten sonra, satış suretiyle 21.06.2007 tarihinde davalı ... adına tapuda kayden intikal ettirilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptali ve miras paylarının adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Çekişmeli 101 ada 625 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece taşınmazın muris ...’nin mirasbırakanı ...’in terekesine dahil olduğu, ... terekesinin ise taksim edilmediği, buna göre taşınmazın, davacıların mirasbırakanı ...’ye intikal ettiği hususunun dahi ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur. Dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağı incelendiğinde, tarafların müşterek murisleri ...’nin hibesi nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacılar da taşınmazın müşterek muris ...’ten intikal ettiğini ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediğini ileri sürerek miras paylarına yönelik olarak dava açmışlardır. Şu halde çekişmeli taşınmazın tespit sebebine, iddianın ileri sürülüşüne ve davalı savunmasına göre taşınmazın öncesinin tereke malı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. İhtilaf, çekişmeli taşınmazın tespit tutanağında belirtildiği şekliyle davalı ...’a bağışlanıp bağışlanmadığı noktasındadır. Her ne kadar dosya kapsamında davalılar tarafından taşınmazın muris ...’nin mirasbırakanı ...’den geldiği öne sürülmüş ise de; bu savunmanın mirasçılar arasında görülmekte olan eldeki (paya yönelik) davada, davacı tarafın payını azaltmaya yönelik olduğu, muris ... ve onun mirasbırakanı ...’in ölüm tarihleri ile taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve tespit tutanağı içeriği dikkate alındığında bu savunmaya itibar edilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde dava konusu taşınmazın mirasbırakan ...’den intikal ettiği yönündeki iddianın sabit olduğu, davalı tarafın ise davanın reddi yönündeki savunmasında taksim yahut başkaca bir hukuki nedene dayanmadığı anlaşılmakla, tespitin dayanağı olan hibe hususunun davalı tarafça kanıtlanması gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki mahkemece bu yönde yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın ... tarafından davalı ...’a hibe edilip edilmediği hususu sorulup saptanmamış, bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece mahallinde tarafsız, yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşif sırasında çekişmeli taşınmazın tarafların müşterek murisleri ... tarafından davalıya hibe edilip edilmediği, çekişmeli taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri hangi hukuki sebeple tasarruf edildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde bu çelişki gerektiğinde yüzleşme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, hibe olgusunu ispat külfetinin davalı tarafta olduğu göz önünde bulundurulmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
2- Çekişmeli 101 ada 624 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, terekeye dahil olduğu iddia edilen taşınmazın miras payı oranında tapu kaydının iptali, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece yukarıdaki bentte açıklanan gerekçe ile davacıların taşınmazı kayden devreden davalı ... aleyhine yöneltilemeyeceği, gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Çekişmeli taşınmazın tapu kayıt maliki olan davalı ... ile davacılar arasında miras ilişkisi bulunmadığından, davalı taraf, terekeye göre 3. kişi durumundadır. Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK"nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur. Hal böyle olunca, eldeki dava yönünden miras payına yönelik olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken; esasa girilerek karar verilmesi yerinde değilse de sonucu itibariyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, davacı tarafın, tapu iptali ve tescil isteğinin yerinde görülmemesi halinde taşınmazın tespit ve önceki tapu kayıt maliki olan ... mirasçısı Memili aleyhine tazminat isteği bulunduğuna ve yukarıdaki bentte de ayrıntılarıyla açıklandığı şekilde taşınmazın muris ...’den geldiği sabit olduğuna göre, terditli tazminat isteği yönünden esasa girilerek bir değerlendirme yapılması gerekirken dosya kapsamına uymayan yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.