Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5365
Karar No: 2021/6373
Karar Tarihi: 10.06.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/5365 Esas 2021/6373 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/5365 E.  ,  2021/6373 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı şirketten 1997 yılında yapılan sözleşme ile Adana ili, ... ilçesi, .... bölge ... bölgesinde kain ve... Koopertifi inşaatı dahilinde bulunan D blokta bulunan daireyi 3.400 TL (3.400.000.000 Eski Türk Lirası) bedel üzerinden satın aldığını, sözleşmede dairenin 30.09.1997 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davalının arsa sahibi ile aralarındaki uyuşmazlık nedeniyle inşaatı süresinde bitiremediğini, ekonomik sıkıntılar yaşaması nedeniyle daireyi tamamlanmamış hali ile satmaya karar verdiğini, ancak dairenin satılmadığını, bunun üzerine işi sebebiyle Rusya’ya döndüğünü, sonrasında dairenin üçüncü bir kişiye satıldığını öğrendiğini, davalının çok sayıda daireyi mükerrer şekilde sattığını ileri sürerek dairenin aynen teslimine, bunun mümkün olmaması halinde dairenin dava tarihindeki satış bedeli olan 40.000 TL"nin dairenin teslim tarihi olarak kararlaştırılan 30.09.1997 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davacının tapu tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulü ile 36.880,30 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı eldeki dava ile, davalıdan adi yazılı sözleşme ile satın aldığı dairenin süresinde teslim edilmeyerek üçüncü bir kişiye satıldığını, sözleşme kapsamında tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ileri sürerek, dairenin aynen teslimine, olmadığı takdirde dairenin dava tarihindeki satış bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece husumet nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08.04.2014 tarih, 2013/12379 Esas, 2014/10757 Karar sayılı ilamı ile “...Mahkemece davanın husumet yönünden davanın reddine karar verilmişse de dava dilekçesinde davacının açıkça belirttiği üzere taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin şirketi temsilen davalılar tarafından imzalandığı davalıların şirketin yasal temsilcisi olmadığı konusunda bir savunmalarının da olmadığı gibi davacının daireyi tekrar satmak istemesi üzerine de bedelini ödediklerini ikrar etmiş olup sözleşme ilişkisini inkar etmemişlerdir. Davalıların davaya konu daireyi kendi nam ve hesaplarına değil şirket adına şirketi temsilen imza atarak sattıkları anlaşılmaktadır. Somut olayda, dava dilekçesinde şirket mümessillerinin davalı olarak gösterilip şirketin açıkça gösterilmemesi dilekçenin içeriğinden sadece davalıların kendilerine karşı dava açıldığı sonucu çıkarılamaz. Bu durumda davacının hasımda değil temsilcide yanılmış olduğu ortadadır. Gerçekten,davanın hasımda değil temsilcide yanılma sonucu açılması halinde davanın husumetten reddedilmeyip, gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği, Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Hal böyle olunca davanın şirkete karşı açıldığı kabul edilmeli sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....” gerekçesiyle bozulmuş, bozma sonrasında dava dilekçesinin davalı şirkete tebliği üzerine davalı şirket, davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşme konusu dairenin dava dışı kooperatif tarafından üçüncü kişiye satıldığını, davacının sözleşmede kararlaştırılan taksitlerden sadece ilk taksiti ödediğini, geriye kalan iki taksiti ödemediğini, davacının ekonomik durumunun bozulması üzerine daireyi kendilerine satmayı teklif ettiğini, davacıya 24.06.1999 tarihli sözleşme karşılığında 2.650 TL ödeme yaptıklarını, yine bu sözleşmede davacının ödeme yapmaması halinde satış sözleşmesinin feshedileceğinin kararlaştırıldığını savunarak davanın reddini dilemiş; Mahkemece, davanın ilk olarak şirket temsilcilerine yöneltildiği, şirket temsilcilerinin verdiği cevap dilekçesinde davacının ekonomik olarak zor durumda bulunması sebebiyle davacı tarafından talep edilen miktarın tamamının iade edildiğini beyan ederek sözleşme kapsamında davacının ödemesi gereken 3.400 TL’nin tamamının ödendiğini ikrar ettikleri, şirket temsilcilerinin bu beyanının davalı şirketi bağlayacağı, buna göre davacının sözleşme ile kararlaştırılan 3.400 TL ödemeyi yaptığının kabulünün gerektiği, diğer yandan davacının ek sözleşme ile kararlaştırılan 2.650 TL’yi ödemeyerek sözleşmenin feshedilmesine neden olduğu, yine dosya kapsamından, davacının beyanından ve tanık anlatımlarından anlaşılacağı üzere davalının davacıya 6.000 USD’yi iade ettiği, davacının sözleşmenin feshinde kusurlu olması sebebiyle taşınmazın aynen teslimini veya taşınmazın rayiç değerinin tahsilini talep edemeyeceği, buna göre davacının ödediği bedelden kendisine iade edilen bedel düşüldükten sonra kalan kısmın, aradan uzun zaman geçtiği de göz önüne alınarak, denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihindeki alım gücünü ile ulaştığı değere hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının tapu tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulü ile 36.880,30 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir.
    Somut olayda, taraflar arasındaki 15.03.1995 tarihli satış sözleşmesinde, davacının satış bedeli olarak mayıs 1997’de 1.100 TL (1.100.000.000 Eski Türk Lirası), haziran 1997’de 1.150 TL, (1.150.000.000 Eski Türk Lirası), temmuz 1997’de 1.150 TL (1.150.000.000 Eski Türk Lirası) olmak üzere üç taksit ile toplam 3.400 TL (3.400.000.000 Eski Türk Lirası) ödemesi karşılığında, satış sözleşmesine konu dairenin 30.09.1997 tarihinde davacıya teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Davalı şirketin de kabulünde olduğu üzere dosyaya ibraz edilen çek ile davacı dairenin ilk taksitini ödemiştir. Mahkemece, her ne kadar davanın ilk olarak davalı şirket yetkililerine yöneltilmesi sebebiyle, şirket yetkilileri olarak gösterilen kişilerin kendi adlarına verdikleri cevap dilekçesinde, satılamayan daire bedelinin davacıya iade edildiğine ilişkin beyanları, davacının satış bedelinin tamamını ödediğine ilişkin ikrar niteliğinde kabul edilmiş ise de, ilgili kişiler cevap dilekçelinde davalı şirket adına beyanda bulunmamışlardır. Buna göre anılan beyanların, satış bedelinin tamamının davacı tarafça ödendiğinin kabul edildiğine ilişkin davalı şirketin ikrarı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Diğer yandan yine aynı kişiler ikinci cevap dilekçelerinde de davacının satış bedelinin tamamını ödemeden daireyi satmak istediği ve ödediği bedelin de 24.06.1999 tarihli sözleşme ile kendisine iade edildiğini beyan etmişlerdir. O halde Mahkemece, davacının sözleşme kapsamında ödediğini ispat edebildiği satış bedeli kapsamında talepte bulunabileceği dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi