1. Hukuk Dairesi 2016/12143 E. , 2019/4784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... ..."nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları...’ın 6 parsel sayılı taşınmazını, ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik ettiğini, işlemin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapunun iptali ile miras payları oranında tescil, mümkün olmaması halinde tenkis istemişlerdir.
Davalı, işlemin muvazaalı olmadığını, bakım borcunu yerine getirdiğini, davacıların iyiniyetli olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’ın 21.12.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacılar, davalı, dava dışı ... ve dava dışı ...’nin kaldığı, ...’nin de 2015 yılında öldüğü, murisin 6 parsel sayılı taşınmazını 22.07.1998 yılında ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiği, davalının kayıt maliki olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan, ölünceye kadar bakma akdinde, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasını ileri sürme hakkı bakım alacaklısına ait bir hak olup, bu iddianın mirasçılarca ileri sürülmesi halinde dinlenilmesine olanak yoktur.
Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar, davalının murise bakmadığı, murisin de bakılmaması nedeniyle taşınmazın devrinden pişmanlık duyduğu şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Temlikin mal kaçırma kastıyla yapıldığına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Ayrıca, ölünceye kadar bakma akdi TBK’nın 611vd maddelerinde düzenlenmiş olup, somut olayda da tapu memuru önünde, resmi şekilde yapılmıştır.
Tüm bu bilgiler yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, temlikin mal kaçırma amacıyla değil bakılmak amacı ile yapıldığı, murisin de sağlığında bakılmadığı iddiasıyla dava açmadığı gözetildiğinde, davalının bakım borcunu yerine getirdiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddi gerekirken hukuki olmayan gerekçe ile kabule karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.