22. Hukuk Dairesi 2013/4263 E. , 2013/5840 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, davalılar arasında muvazaalı alt işverenlik ilişkisi bulunduğunu, iş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine ve buna bağlı bir yıllık ücreti tutarından az olmamak üzere işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.
Davalı asıl işveren, şirketin ekonomik sıkıntıya girmesi sebebiyle alt işverenlerle olan sözleşmelerin feshedildiğini, davacının da alt işveren işçisi olduğunu, davacının talebinden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı alt işveren, davacının iş sözleşmesinin asıl işverenle aralarındaki sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini, sendikal fesih iddiasının yerinde olmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının davalı asıl işveren tarafından dava sırasında işe başlatıldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasında muvazaalı alt işverenlik ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından geçerli sebeple feshedilip feshedilmediği, feshin sendikal sebebe dayanıp dayanmadığı ve davacının işe başlatılmasının davaya etkisinin ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 2. fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Diğer taraftan dava tarihinde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesinin 6. ve 7. fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanan işçinin iş sözleşmesinin sendikal sebeplerle feshedildiği noktasında ispat yükü işçide olup sendikal sebeple feshin sabit olduğu hallerde mahkemece belirlenecek iş güvencesi tazminatı işçinin bir yıllık ücretinden az olamaz.
Somut olayda, davacı işçi dava devam ederken davalı asıl işveren tarafından işe davet edilerek işe başlatılmıştır. Davalı asıl işveren vekili tarafından davacının işe başlatıldığı ve davanın konusuz kaldığı ifade edilerek karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi istenmiştir. Davalı asıl işverenin bu davranışları alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığının ve yapılan feshin geçerli sebebe dayanmadığının davalı asıl işveren tarafından kabul edildiği şeklinde değerlendirilmelidir. Kaldı ki alt işverenlik ilişkisinin konusunu oluşturan işin asıl işin bir bölümü olduğu, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren bir iş niteliği ise taşımadığı, alt işveren konumundaki şirketin kurucusunun ve yetkilisinin asıl işverenin eski işçisi olduğu da dikkate alındığında alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu da görülmektedir. Şu halde mahkemece feshin geçersizliğine karar verilerek boşta geçen süre ücretine hükmedilmesi, iş güvencesi tazminatı bakımından ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir.
Diğer taraftan mahkemece karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre yarım vekalet ücretine hükmedilmiştir. Anılan hükümde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” denilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava tümden konusuz kalmadığından ve ayrıca delillerin bir kısmı toplandıktan sonra ikinci celse karar verildiğinden davacı lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacının dava devam ederken işe başlatılması sebebiyle işe başlatmama tazminatı bakımından bu talebin konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının fesih tarihinden itibaren işleyecek olan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.320,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 42,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 19.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.