22. Hukuk Dairesi 2012/15970 E. , 2013/6056 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ait işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesini ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ücret alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davacının mazeret göstermeden işe gelmemesi sebebiyle iş sözleşmesinin işverence haklı olarak feshedildiğini, 2011 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayları maaşlarının ödendiğini, Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ilişkin ödemelerin ise elden verildiğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, ücretin tam ödenmemesi halinde, işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshetme hakkı olduğu, davalının, davacının ücretinin tam olarak ödendiğini ispat edemediği, davalının sunduğu dört adet ödeme belgesinin 2011 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin ücret alacaklarının ödendiğine ilişkin olduğu ileri sürülmüş ise de, belgelerin açıklama kısmında bu ödemelerin ücret alacağına ilişkin olduğu hususunda, ya da ücret alacağı ise hangi ayların ücret alacağına ilişkin olduğu konusunda bir açıklama olmadığı, davacı vekilinin de süresinden sonra sunulmuş bu belgelere ilişkin olarak bu ödemelerin dava etmedikleri dönemle ilgili alacakları konusunda olduğunu, dava ettikleri döneme ait olmadığını belirttiği, davacının ücret alacağı tam olarak ödenmediğinden iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. maddesine göre feshetme imkanı bulunduğu, kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretlerin ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kışı kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusunun mahkemece resen araştırılması gerekmekle, mahkemenin belgeye değer vermeden önce muvazaa şüphesini ortadan kaldırması ve kendiliğinden gerekli araştırmaya gitmesi gerekir.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun"un 8 ve 37. maddelerinin işverene bu konuda bazı yükümlülükler de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, İş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümüne yardımcı nitelikte olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dişiliği önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmiş olması, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında taraflar delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi gereken bu tür belgelerin düzenlenmiş olup olmamasının da gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, davacının 2011/1-6. aylarına ilişkin ücretlerinin ödenmediği kabul edilerek 13.416,00 TL ücret alacağının tesbit edildiği, işverenin dört adet banka dekontu sunduğu, 13.01.2011 tarihli banka makbuzunda davacıya işverence 1.000,00 TL, 08.02.2011 tarihli banka makbuzunda 1.000,00 TL, 11.03.2011 tarihli banka"makbuzunda 500,00 TL, 24.03.2011 tarihli banka makbuzunda 765,00 TL ödendiği, ödemenin ne karşılığı yapıldığının belirtilmediği, davalının bu ödemelerin 2011/1., 2. 3. aylarına ilişkin ücret ödemesi olduğunu ileri sürdüğü, davacının bu ödemelerin dava konusu edilen dönemlerin dışındaki dönemlere ilişkin ödemeler olduğunu iddia ettiği, fesih ihtarnamesinde ocak ayı ücretinin ödenmediğini ileri sürmediği, 2., 3., 4., 5., 6. aylara ilişkin ücret alacağı talep ettiği anlaşılmış olup, davacıdan işverence yapılan ödemelerin hangi dönem alacaklarına ilişkin olduğu sorularak, ödemelerin davacının bildireceği dönemlere ilişkin olup olmadığı tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.03.2013 gününüde oybirliği ile karar verildi.