22. Hukuk Dairesi 2012/17705 E. , 2013/6231 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirkette 12.03.1993 tarihinden itibaren personel memuru olarak çalıştığını, 10.06.2009 tarihinde haklı sebebe dayandırılmadan işten çıkarıldığını, çalışmaya başladığı tarihten itibaren yapmış olduğu fazla mesailerin ücretlerinin bazı aylarda hiç ödenmediğini ya da yirmibeş saat sınırlaması getirilerek ödendiğini, yıllık izinlerini yönetmeliğe aykırı olarak kullandırıldığını ileri sürerek fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, işyerindeki toplu iş sözleşmesinin sadece sendikalı işçilere uygulandığını, sendikalı olmayan idari personele fazla mesai ödemesi yapılmadığını, davacı personel departmanında çalıştığından ve bordro hazırlama dönemlerinde fazla mesai yapması gerektiğinden ayda bunun yirmibeş saat olarak tespit edildiğini ve bu şekilde talimat verildiğini, ödenmemiş işçilik alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, sendika üyesi olmayan davacının tanık beyanları ve bordro tahakkuklarından fiilen işyerinde uygulanan TİS"deki zam oranlarından yararlandığı, fazla mesai ücretlerinin TİS"deki düzenlemeye uygun olarak hesaplandığı, yıllık ücretli izinlerin 1475 sayılı İş Kanunu döneminde kanuni sürelerin üzerine altı gün, 4857 sayılı İş Kanunu döneminde kanuni sürelerin üzerine dört gün ilave edilerek kullandırıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dava konusu uyuşmazlık, davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin sona ermesi gerekir. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin veya feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark alacaklarının hesaplandığı anlaşılmaktadır. Toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için ya sözleşmenin tarafı sendikaya üye olmak ya da dayanışma aidatı ödemek suretiyle talepte bulunmak gerekir. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle topu iş sözleşmesinden yararlanma toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından sonra talep tarihi itibariyle mümkündür. Karara esas alınan bilirkişi raporunda davacının toplu iş sözleşmesinden ne şekilde yararlandığı ve talep tarihi anlaşılamamaktadır. Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar yeterince araştırılmadan davalı ile davası olan tanıkların beyanlarına itibar edilerek hesaplamaların toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.