22. Hukuk Dairesi 2012/6528 E. , 2013/6278 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, icra tikibine yapılan itirazın iptali, icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş, davacı avukatınca da duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 435. maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı davalı bankada 28.10.1999-11.11.2009 tarihleri arasında davalı bankanın kısa bir süre krediler bölümünde ve müteakip hukuk bölümünde iş sözleşmesi ile avukat olarak çalıştığını, işyerinde yürürlükte olan avukatlık ücreti dağıtım yönetmeliğinin yürürlüğe konulduğunu, değişen yönetmelikte çalışanlar aleyhine hükümler bulunduğunu, davalı işverenin müvekkilinin işçilik haklarını usulünce hesaplayıp ödemediğinden iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24/e. ve 24/f. maddesi gereğince feshettiğini, müvekkilinin hakları ödenmeyince alacaklarının tazmini için Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünün 2010/1503 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu beyanla Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünün 2010/1503 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının % 40 tan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesi isteklerinde bulunmuştur.
Davalı işveren vekili vekalet ücreti iş kanununda yer alan geniş anlamda ücret kavramı içinde değerlendirilemeyeceğinden davacının ücret değişikliğini içeren vekalet ücreti düzenlemesi değişikliğini öne sürerek iş sözleşmesini haklı sebeple feshetmesinin mümkün bulunmadığını, haksız ve kötü niyetli olarak banka aleyhine icra takibi yapıldığından davalı banka lehine tazminata hükmedilmesini, davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının sözleşmeli personel olarak çalıştığı süre için kıdem tazminatı 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesine öngörülen genel tavan gözetilerek yapılan hesap raporuna itibarla isteklerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, süresi içinde davacı ve davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin kıdem tazminatı hesabında, daha önce memur olarak kamu kurumunda çalıştığı sürenin dikkate alınıp alınamayacağı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
1475 sayılı Kanun 14. maddesinde, “Toplu sözleşmelerle ve hizmet sözleşmeleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Başbakanlık Müsteşarı olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir.
Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde önelin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. İstirahat raporu içinde iş sözleşmesinin işverence feshi halinde ise, rapor bitimi tarihi fesin yapıldığı tarih olarak sayılacağından, bu tarihteki tavan gözetilmelidir.
Özel tavan ise 1475 sayılı Kanun"un 14/6. fıkrasında öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve T.C.Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz.
Davacı, işyerinde 28.10.1999 tarihinde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında çalışmaya başlamış, 16.12.2002 tarihinde imzalanan iş sözleşmesi ile statüsü değişerek iş kanununa tabi olmak üzere iş sözleşmesi imzalamıştır. İş sözleşmesinin 5. maddesinde “banka, emekliliği hak etmiş personelin kıdem tazminatını, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile bankada geçmiş hizmetlerinin toplamı üzeride ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesi mevcuttur.
11.11.2009 tarihinde gerçekleşen feshe göre kıdem tazminatına hak kazanmış olup, iş sözleşmesi gereği kıdem tazminatı hesabında önceki hizmetlerinin de dikkate alınması gerekir. Davacının 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında çalıştığı dönem dikkate alınmadan davacının sadece iş kanuna tabi olarak çalıştığı 01.01.2003 - 11.11.2009 arası dönem için yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulması hatalıdır.
Davacının işçilikte geçen dönem için 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesinde öngörülen genel tavan, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sözleşmeli personel olarak çalıştığı 28.10.1999 - 01.01.2003 tarihleri arasında kalan süre için Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre kurumca ödenmesi gereken en yüksek ikramiye tutarı belirlenerek 1475 sayılı Kanun"un 14/6. maddesinde öngörülen özel tavan gözetilerek davacının tüm çalışma süresi için kıdem tazminatı yeniden hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.