22. Hukuk Dairesi 2017/22168 E. , 2019/16104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, davalı işverenin sendikal ayrımcılık yaptığını öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, sendikal tazminat ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Gerekçesinin Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delilere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında, davacının sendikal tazminata hak kazanıp kazanamadığı uyuşmazlık konusudur.
Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 25. maddesinde düzenlenmiş, işçilerin işe alınmalarının, belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri veya belli bir sendikadaki üyeliği korumaları veya üyelikten istifa etmeleri şartına bağlı tutulamayacağı ilk fıkrada hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında ise, işverenin, sendika üyesi olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamayacağı kuralı getirilmiştir.
Dairemizce, sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, iş yerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, iş yerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı diğer işçilik alacakları talebinin yanında davalı işverenin sendikal ayrımcılık yaptığından dolayı en az bir yıllık ücreti tutarında sendikal tazminat talep etmiştir. Her ne kadar mahkemece sendikal tazminatın kabulüne karar verilmişse de, benzer durumdaki işçilerin açtıkları bazı davalar temyiz incelemesine konu olmuş, söz konusu davalarda sendikal tazminat taleplerinin reddine dair kararlar Dairemizce onanmış; kabulüne dair kararlar ise bozulmuştur.(Dairemizin 2017/21603 ve 2017/17886 Esas numaraları dava dosyaları gibi.).
Eldeki dava dosyasında davacı tanıklarının husumetli oldukları ve beyanlarının tek başına hükme esas kabul edilemeyeceği, dosya içerisinde davalının açıkça iş yerinde sendikalı olarak çalışan davacıya sendikaya üye olmaları ya da olmamaları yönünde baskı yaptığına dair herhangi bir delil bulunmadığı ve emsal dava dosyaları dikkate alındığında; mahkemece sendikal tazminat talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece davacı tanıklarının beyanından hareketle ve taleple bağlı kalınarak davacının 23.07.2009-1.6.2010 tarihleri arasında 08.00-18.00 saatleri arasında haftanın 6 günü çalışarak haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı; 01.06.2010-24.07.2014 tarihleri arasında ise 8.00-20.00 saatleri arasında haftanın 6 günü günde 12 saat çalışarak haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Ne var ki; mahkemece varılan sonuç dosyadaki ispat durumu ile örtüşmemektedir. Davacı tanıklarının husumetli olduğu bir başka deyişle işverene karşı açmış oldukları davaları bulunduğu anlaşılmaktadır. Tek başına husumetli tanık anlatımlarının hükme esas alınması mümkün değildir. Davacı tanıklarından ...’nın dava dosyasında fazla çalışma talebinin reddedildiği, taraf temyizine karşın bu hususun Dairemizce bozma nedeni yapılmadığı görülmektedir. (Dairemizin 2017/21603 Esas numaralı ilamı)
Öte yandan; davalı tanık anlatımlarından mahkemece kabul edilen süre kadar olmasa da davacının fazla çalışma yaptığı sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; fazla çalışma ücreti alacağının davalı tanıklarının beyanına göre hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiiştir.
4-Davacının davalı ..."nin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin yararlanıp yararlanamayacağı ihtilaflıdır.
Mahkemece, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olması nedeniyle davacının belediye ile belediye iş sendikası arasında bağıtlanan 01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arasında yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden faydalanması gerektiği kabul edilmiştir. Belirtilen toplu iş sözleşmesinin imza tarihi 18.01.2012 olup davacının bu sendikaya 10.02.2012 tarihinden beri şirket işçisi olarak üye olduğu görülmektedir. Davacının sendika üyeliği davalı şirkete 19.06.2013 tarihli yazı ile 28.06.2013 tarihinde tebliğ edilmiş ise de; davalı belediyeye üyeliğin bildirildiğini gösteren bir evrak bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının çalışma süresini kapsayan dönemde 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasında yürürlükte bulunan ve 20.04.2014 tarihinde davalı ... ile Belediye iş sendikası arasında imzalanan bir Toplu İş Sözleşmesi daha bulunmaktadır. Davacının iş sözleşmesi 24.7.2014 tarihinde son bulduğuna göre bu TİS ‘in de dikkate alınması, davacının yararlanma hakkının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenler ile; 6356 sayılı Yasanın 39/2 inci maddesine göre imza tarihinde sendika üyesi olmayıp da sonradan sendikaya üye olduğu anlaşılan davacının üyeliğinin davalı ..."ye bildirildiği tarih araştırılarak; davacının ancak bu tarihten itibaren 01.01.2012-31.12.2013 ve 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmelerden faydalanabileceği kabul edilerek sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Öte yandan; ihbar olunan şirket 20.05.2015 havale tarihli dilekçesinde hesap numarası bildirerek davacıya bu hesap numarasından 6.3.2015 tarihinde 3.484,25 TL kıdem tazminatı, 4.856,29 TL ihbar tazminatı, 271,12 TL yıllık ücretli izin , 1.021,54 TL TİS’den doğan fark alacağı; 7.1.2015 tarihinde ise 5.000,00 TL kıdem tazminatı ödediğini iddia etmiş olup bu husus araştırılıp değerlendirilmeden karar verilmesi hatalıdır. Belirtilen husus, davalının da hak alanını ilgilendirdiğinden karar bu yönüyle bozulmalıdır
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 12.09.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.