4. Hukuk Dairesi 2015/10794 E. , 2017/717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve ...... Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/05/2013 gününde verilen dilekçe ile hakaret nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, hakaret nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalının....Gazetesi"nin .... Ormanı İşletmesi ile ilgili haberine istinaden internet aracılığıyla sosyal iletişim sitesinde yapmış olduğu paylaşım ve yorumlarda hakaret suretiyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi zararının tazminini istemişlerdir.
Davalı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sosyal iletişim sitesinde yapmış olduğu paylaşım ile ilgili olarak davacı ... hakkında “Niğde’yi betona çevirdi, parke döşeyeceğim diye kesesini dolduruyor galiba, Allah belasını versin, orada avrat satıyorlar, şerefsizler” demek suretiyle hakarette bulunduğu, bu durumun .... 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/746 esas 2014/129 karar sayılı dosyasında sabit olduğu, hakaret suçundan davalı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği gerekçesiyle davacı ..."un talep ettiği istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Matufiyet kelime anlamı olarak; yöneliklik, yönelmiş olmaklık olarak tarif edilmektedir. (YILMAZ Ejder, Hukuk Sözlüğü, b.7 ... 2002, s. 784)
Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartının içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
Yargısal kararlarda yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında veya konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
Gerçekten hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır. (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E 2015/1774 K- 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E 2010/365 K)
Bu ilke ve açıklamalar ışığında, somut olayda davalının sosyal iletişim sitesinde paylaştığı haber ve yorumlarındaki ifadeleri incelendiğinde; davacı isminin ve sıfatının belirtilmediği, ortalama bir kişinin davalının sözlerinin muhatabının davacı olduğunu anlayamayacağı, bu durumda davalının ifadelerinin davacıya matuf olmadığının kabulü gerekir.
O halde, hakaret nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davanın, matufiyet unsuru gerçekleşmediğinden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.