3. Hukuk Dairesi 2019/3008 E. , 2019/5476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan ... A.Ş. ile aralarında 07/11/2007 tarihli 325.000 USD satış bedelli gayrimenkul satış sözleşmesinin imzalandığını, satış bedelinden 65.000 USD ın davalı şirkete peşin olarak ödendiğini, bakiye 260.000 USD için ise diğer davalı ... A.Ş den konut kredisi çekildiğini, taşınmazın 30/09/2010 tarihinde teslim edileceği taahhüt edilmesine rağmen teslim edilmediğini, taşınmazın teslim edilmemesinden dolayı davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kredi nedeniyle ödenen kredi masrafları ve diğer bedellerin tespiti ile satış bedeli olarak ödenen 177.708 USD ın en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, kredi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... A.Ş.; davacı ile aralarında taşınmaz satış sözleşmesi imzalandığını, taşınmazın mücbir sebepler nedeniyle davacıya teslim edilemediğini, davacı tarafından sözleşmenin 10/01/2011 tarihli ihtarname ile feshedildiğini ve yapmış olduğu ödemelerin iadesinin talep edildiğini, sözleşmenin feshini kabul ettiklerini bildirdiklerini,davacı tarafından konut kredisi çekilen bankadan, kredinin kapatılması nedeniyle ödenecek toplam hesabın çıkarılmasının talep edildiğini, kalan kredi borcunun taraflarınca kapatıldığını, davacı tarafından ödenen toplam 125.600 USD ın ise davacının hesabına yatırıldığını, buna rağmen davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak eldeki davanın açıldığını; davacının harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca faiz talep edemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalı ... A.Ş.; davacının, davalı bankadan 21/11/2007 tarihinde 120 ay vadeli 260.000 USD bedelli kullandığı konut kredisi ile diğer davalıdan taşınmaz satın aldığını, taşınmazın süresinde teslim edilmemesi gerekçe gösterilerek sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğini, satış bedeli olarak ödenen toplam 325.000 USD ın diğer davalı şirket tarafından davacıya iade edildiğini, bu sebeple dava açılış tarihi itibariyle davanın konusuz kaldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafından taşınmaz satış bedeli olarak ödenen toplam 325.000 USD ın diğer davalılar tarafından iade edildiği gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 25.02.2013 tarih ve 2012/19212 E. - 2013/2919 K. Sayılı ilamı ile , "...Geçersiz olan sözleşmeden doğan edimini diğer tarafa güvenerek ifa eden davacı tarafın, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğramış bulunduğu menfi zararını talep edebileceğinin kabulü gerekir. Aksi halin kabulü, eş söyleyişle sözleşmenin geçersizliğini bilerek imzalayan davalı tarafın daha sonra bu geçersizliğe dayanan savunmasına itibar edilmesi, TMK"nın 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacaktır. O halde mahkemece; davacı tarafın aldığı konut kredisi nedeniyle davalı bankaya ödediği faiz miktarından ibaret bulunan menfi zararının davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının menfi zararlarının kabulü ile, 47.989,52 USD ın dava tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının 1 yıllık vadeli dolara uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 20.06.2018 tarih ve 2016/18421 E. - 2018/6825 K. Sayılı ilamı ile,"...Mahkemece davacının dava konusu konutun mülkiyetini iktisap edemediği, bu sebeple konutun satım bedeli olan tutarı temin için çektiği kredi nedeniyle ödediği faiz vs. bedeller toplamı 52.108 USD tutarında zarara uğradığı gözetilerek, belirtilen tutarın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalının kendi kusuru sebebiyle ödediği erken kapama ücretinin belirtilen tutardan mahsubu ile hesaplanan 47.989,52 USD nin tahsiline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece ikinci bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının dava konusu konutun mülkiyetini iktisap edemediği, bu sebeple konutun satım bedeli olan tutarı temin için çektiği kredi nedeniyle ödediği faiz vs bedeller 52.108 USD zarara uğradığı, bozmadan önceki kararda 47.989,52 USD nin tahsiline karar verildiği, 52.108 USD den 47.989,52 USD mahsubu sonucu bulunan bedele hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 4.118,48 USD nin dava tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasının 1 yıllık vadeli dolara uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı ... A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı ... A.Ş. Vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dairemizin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi, bozulan karar, sonradan verilen kararın eki niteliğinde değildir. Hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkar. Hükmün bozulması üzerine mahkemece, davacının talepleri dikkate alınarak, bozma ilamında gösterilen biçimde, HMK"nın 297. maddesine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunludur.
Somut olayda; Yerel mahkemenin 25.12.2015 tarihli ve 2013/2008 E. - 2015/1534 K. sayılı ilamı, Dairemizin 20.06.2018 tarih ve 2016/18421 E. - 2018/6825 K. sayılı ilamı ile bozulmakla tüm sonuçlarıyla ortadan kalktığından, yerel mahkemece bozmaya uyduktan sonra, bozma ilamına uygun, usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle, HMK"nın 297. maddesine uygun biçimde davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; Dairemizce bozulan kararın bir kısmının kesinleştiğinden bahisle, bozulan ve hukuki varlığı ortadan kalkan karara atıf yapılarak ,bozulan kararda hüküm altına alınan miktar mahsup edilmek suretiyle, yanılgılı değerlendirme ile 4.118,48 USD üzerinden hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş. Vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.